Elveda Rumeli
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Elveda Rumeli

En güzel dizi
 
AnasayfaAnasayfa  KapıKapı  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yap  

 

Erdal Ozyacilar haber ve roportajlar

Önceki başlık Sonraki başlık Aşağa gitmek 
Yazar Mesaj
vahide ile mustafa
Moderatör
vahide ile mustafa

Kadın
Yaş : 27 Kayıt tarihi : 04/10/08 Mesaj Sayısı : 109 Nerden : bulgaristan İş/Hobiler : muzik-demi lovato,jonas brothersin hayraniyim Lakap : nuray samuray

Erdal Ozyacilar haber ve roportajlar Vide
MesajKonu: Erdal Ozyacilar haber ve roportajlar   Erdal Ozyacilar haber ve roportajlar EmptyPaz Ekim 05, 2008 6:13 pm

Buraya Erdal Ozyacilar haberlerini ve roportajlarini koyabilirsiniz!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
vahide ile mustafa
Moderatör
vahide ile mustafa

Kadın
Yaş : 27 Kayıt tarihi : 04/10/08 Mesaj Sayısı : 109 Nerden : bulgaristan İş/Hobiler : muzik-demi lovato,jonas brothersin hayraniyim Lakap : nuray samuray

Erdal Ozyacilar haber ve roportajlar Vide
MesajKonu: Geri: Erdal Ozyacilar haber ve roportajlar   Erdal Ozyacilar haber ve roportajlar EmptyPaz Ekim 05, 2008 6:14 pm

Bizimkiler, Şehnaz Tango, Yabancı Damat dizileriyle adını Türk televizyon tarihine yazdıran Erdal Özyağcılar, Elveda Rumeli’deki oyunculuğuyla yine kendine hayran bırakıyor.

Yabancı Damat’taki Gaziantepli baklavacı Kahraman’ın ardından Elveda Rumeli dizisinde Sütçü Ramiz olarak karşımıza çıkan Erdal Özyağcılar, milyonları ekran başına topluyor. Dizinin çekildiği Makedonya’dan on günde bir İstanbul’a gelen Özyağcılar çocukları, torunları, köpek ve kedileriyle yaşadığı evinin kapılarını star Pazar’a açtı. Usta oyuncuyla Üsküp’teki dizi setinden özel hayatına çok özel bir röportaj yaptık.

Yabancı Damat’taki Gaziantepli baklavacı Kahraman’ın ardından Elveda Rumeli’de Sütçü Ramiz olarak karşımıza çıkan Erdal Özyağcılar hem Türkiye’de hem Makedonya’da milyonları ekran başına topluyor.

Özyağcılar bütün başarısına rağmen reyting stresinden kurtulamamış. Elveda Rumeli’nin ilk bölümlerinin reytingi düşük olunca çok üzülmüş. ‘18 yıldır sigara içmiyordum bu dizi yüzünden puro içer oldum’ diyor

Türk televizyon tarihine damgasını vurmuş bir oyuncu Erdal Özyağcılar. Dile kolay tam 25 yıldır ekranda. Bizimkiler, Şehnaz Tango, Yabancı Damat dizileriyle ismini unutulmazlar arasına yazdıran Özyağcılar, son olarak Elveda Rumeli ile milyonları ekran başına topluyor. ‘Kuzicıklarım’ diye seslendiği beş çocuğu, otoriter bir karısı, beraber yattığı horozuyla Sütçü Ramiz, tıpkı bir masal kahramanına benziyor. Özyağcılar da onun için ‘Tam bir Nasreddin Hoca. Köyde yaşayan fakir bir sütçünün beş çocuğu, bir de baskın karısı olursa sıyırması normaldir. Kendi ezikliği içinde kızlarını çok seven bir baba’ diyor. Makedonya’dan İstanbul’a ancak 10 günde bir gelen Özyağcılar bizi çocukları, torunları, köpeği ve kedileriyle birlikte yaşadığı sıcacık evinde ağırladı ve Ramiz’den gelecek planlarına kadar pek çok şey anlattı.

Yabancı Damat’ta Gaziantep şivesini ustaca kullanan Erdal Özyağcılar, çok beğenilen bu dizinin ardından tekrar ağız gerektiren bir rolü önce istememiş: ‘İki kere düşündüm. Ama sonunda eşim Güzin (Özyağcılar) bir sözle beni ikna etmeyi başardı.’ Bütün ısrarlarımıza rağmen Güzin Özyağcılar’ın söylediği o sihirli sözü öğrenemedik. Çünkü Erdal Özyağcılar bu sözü söylerse kendisini göklere çıkarmış gibi olacağına inanıyor ve şöyle diyor: ‘Özetle bu rol bir görev senin için. Bunu sen oynarsın, oynaman da lazım mealinde bir şey söyledi. Bunun üzerine bana söyleyecek bir şey kalmadı.’

Elveda Rumeli’ye Makedonya’daki tepkiler nasıl?

Türk televizyon seyircisinin reytinglere yansıyan yoğun ilgisinin yanı sıra bir de reytinglere yansımayan özellikle Makedonya’daki Türklerin ilgisi var. Hatta sadece oradaki Türkler değil Makedonlar da diziyi çok seviyor. Pazartesi akşamları Üsküp’te trafik bile azalıyor. Gostivar’da bir arkadaşım var. ‘O akşam burada kimse dışarı çıkmıyor’ diyor. Gazetenizden öğrendik ki milletvekillerinin de en çok izlediği diziymiş. Sanatçı arkadaşlarımız da beğenilerini dile getiriyor. Kökeninde Rumelilik olanlar daha da çok seviyor tabii. Verilen emek resimlere de yansıyor. Yani kimse şöyle demiyor: ‘Bu ne biçim Rumeli dizisi!’

Hep oradasınız galiba. Nasıl geçiyor zamanınız Manastır’da?

Aslında anlaşmamda 4-5 günde bir İstanbul’a gelme vardı. Ama şartlar ve senaryonun gelişimi nedeniyle gelemiyorum. Dört aydır ancak 10 günde bir Üsküp’ten gelebiliyorum. İlk gittiğim zaman Üsküp’le Manastır arası iki saat dediler. Kaldığımız Manastır çok küçük bir yer. Dolaşabileceğin tek bir cadde var. Sıkılmıyorum, doğası güzel ama İstanbul gibi olmuyor tabii. Hava çok güzel ama inanılmaz sisli. Sabah uyanınca pencerenin pervazı görünmüyor sisten. Çekim yaptığımız Makova’ya giderken arabadakiler sağı solu kolluyor, göz gözü görmüyor. Tabiat şartları biraz farklı orada. Bir kar yağdı, günler geçti kalkmadı yerden. Tam kara iklimi. Bu sezon bitince haziranda birkaç bölüm de gelecek sene için çekeceğiz. Yandık galiba.

Senaryoya bakar bakmaz bu dizi tutar dediniz mi?

Çok izleneceğini tahmin ediyordum. Çünkü yapımcılar oraya çok gidip gelmişti. Emek sarf etmek ve projeye inanmak çok önemli. Kullanılmayan bir sinema salonunu stüdyo yaptık. Montaj filan da orada yapılıyor. Çekim yapacağımız köy bir zaman tüneli gibi. Makova’da yıl hala 1897. Ekstra dekora filan gerek yok. Gerçi sanat yönetmeni arkadaşımız oraya uygun harika evler yaptı ve var olanları elden geçirdi. Ama yine de doku o yılları yansıtıyor.

Çekimler Türkiye’de yapılsaydı başka projelerinizi de hayata geçirebilirdiniz...
İki işi birden yapmam. Yoo, aslında yaptım. Bizimkiler’le Şehnaz Tango aynı döneme denk geldi. Ama artık olmuyor.

Sinemayla ilgili planlarınız var mı?

Şu anda başka hiçbir şey düşünemem. Ama çekimler bitince Serdar’la (Akar) bir film yapmayı konuşuyoruz. Ne zaman olacak bilmiyorum. Dizinin hikayesi bitince, aile Türkiye sınırlarına girip göçünü tamamlayınca bakacağız artık yeni projelere.

Diziler devam edecek mi?

Artık bir kulvar değişikliği yapmak zorundayım. Çünkü bu benim aralıksız 14. dizim. 25 yıldır televizyonda çalışıyorum. Verdiğim ara en fazla 3-5 aydır. 88’de Bizimkiler başladı ki ondan önce TRT için yaptığımız başka diziler vardı. Geçen yıl bana çok film teklifi geldi. Altı senaryo duruyor. Ama birtakım sebeplerle olmadı.

Ara vermeyi düşünüyor musunuz?

Ara vermeyi düşünüyorum da bunu söyleyince eşim Güzin çok gülüyor. Ara verip senelerce duramıyorum. Yapımda yok bu. Evimdeki mutlu yaşantımı setin içine de sokup götürüyorum. Sadece bir iş, görev değil. ‘Yaptım rolümü, aldım paramı’ asla diyemiyorum. Kameranın önünden çok çevreyle, insanlarla yeni ilişkiler kuruyorum. Bunu her dizide yaptım. Onun için işe ara vermek, yaşamıma ara vermek gibi geliyor bana. Ama artık benim değil iki, dört defa düşünme dönemim geldi. Yabancı Damat bittikten sonra beni bu projeye çok zor ikna ettiler. Bir numara olmuş bir Yabancı Damat dizisi vardı ve orada bir ağız oynamıştım. Üstelik Yunanistan’da da çok sevilen bir iş olmuş. Bir oyuncunun kendini övmesi çok ayıp bunu isterseniz yazmayın. Böyle bir durumdan sonra hakikaten çekindim. Bu dizide de Rumeli ağzı oynayacaktım.

Nasıl ikna oldunuz peki?

Güzin’in çok etkisi oldu. Güzel bir söz etti. Detayını vermeyeyim, yine kendimizi göklere çıkarmış gibi oluruz; özetle ‘Bu rol bir görev senin için. Bunu sen oynarsın, oynaman da lazım’ dedi. Bir de yapımcı Tarkan Karlıdağ’la Serdar Akar’ın bu projeye nasıl heyecanla yaklaştıklarını gördüm. Aynı heyecanı Yabancı Damat’ta Türker İnanoğlu’nda görmüştüm. Türker Bey beni çağırdı oturduk ve kalkıp heyecanla Yabancı Damat’ı anlatmaya başladı. Anlatıyor, oynuyor. Bir yapımcı yapacağı işten bu kadar heyecanla bahsediyorsa artık o iş olmuştur. Elveda Rumeli’de de aynı şey oldu. Bir de şu an 58 yaşındayım. Bundan birkaç sene sonra, bir dönem dizisi çekecek kadar enerjim olmayabilir. Çünkü bu rol çok emek ve performans istiyor. 18 senedir sigara içmiyordum, bu dizinin stresinden akşamları puroya başladım.

Yabancı Damat’taki Gaziantep şivesi de Rumeli şivesi de oldukça zor...

Gaziantep şivesini dizide babamı canlandıran Arif Ağabey (Erkin) ile çalışmıştık. Elveda Rumeli içinse Zekir Sipahi Ağabeyim var orada. Üsküp Türk Tiyatrosu’nun dramaturglarından. Senaryo elimize gelince o ağabeyimize gidiyoruz, sırayla diyalogları çalışıyoruz. Ama abartmamak lazım. Oyuncu elindeki malzemeyle çalışırsa, kitapları araştırır oranın dilinin ses uyumlarını öğrenirse bir de bunu canlı olarak öğretecek birisi varsa şive zor olmaz. Tamamen çalışmayla ilgili. Mesela ilk zamanlar ‘evıne’ derken çok zorlanıyordum. Ama zamanla o ağız oturuyor artık.

Günlük yaşamda ağzınız şivelere kaçar mu?

Oyuncu oyununu oynayınca biter tabii. Ama hoşumuza giden lafları günlük hayatımızda da kullanıyoruz. Mesela bu ara ‘haydi’ yerine ‘ayde’ diyorum. Daha çok oradayken. Çünkü Makedonlar da öyle diyor.

Çok iyi bir Karadeniz senaryosu gelirse bir de o şiveyle oynar mısınız?

Yok artık yapmam. Diğer iki dizi gibi çok sağlam bir proje olmadıktan sonra Karadeniz ağzı, başka bir yöre filan yapmam artık. Sırf bu ağız rollerini oynayabiliyorum diye dizi film seyircisine tuzak kurmak istemiyorum. Nasıl olsa seyrederler diye yapmam.

Bu reyting konusu sizi de tedirgin ediyor mu?

Yeni bir dizi başlarken çok büyük beklentiler oluyor, reyting hesapları yapılıyor. Enteresandır, Yabancı Damat’la Elveda Rumeli’nin ilk bölüm reytingleri hemen hemen aynı. Zaten Yabancı Damat’ın ilk bölümünün reytingini öğrenince ‘Güzin ben gidiyorum’ dedim ve o gün bütün İstanbul’u dolaştım. O zaman çok üzüldüm. Her iki dizide sonradan birinci oldu. Arkadaşlarla aynı Yabancı Damat’taki gibi kol kola girdik, olacak bu iş, seyirci sevecek bu diziyi dedik ve ne mutlu ki oldu. Bazı işler de gün birincisi olarak başlıyor, birkaç bölüm sonra hiç tutmuyor. Bunun bir formülü yok. Ama bence en iyi formül düşük başlayıp yükselmek. Bu daha iyi geliyor insana. (gülüyor)

Sizin böyle bir endişe duyacağınız aklıma gelmezdi...

Tabii ki duyuyorum çünkü ortada kocaman bir ekip var. Yaptığımız işin tutması orada verilen emeği gördüğüm için beni çok mutlu ediyor. 150 kişilik bir ekibiz. Makedon arkadaşlar da var ekibimizde. Canhıraş bir çaba var orada.

Dizide genç oyuncularla birlikte çalışıyorsunuz. Onlar da rollerinin altından iyi kalkıyorlar...

Çok muhteşem bir özveriyle çalışıyorlar. Yaptıkları işi öğrenmeyi, dinlemeyi ve bunları uygulamayı biliyorlar. Bölüm senaryoları elimize gelince Zekir Ağabeyle (Sipahi) çalışma zamanımız başlıyor. Berrak (Tüzünataç) hemen geliyor, ‘Erdal Abi önce ben çalışabilir miyim? Bir saatte bitiririm’ diyor.

Berrak Tüzünataç’ın oyunculuğunu nasıl buluyorsunuz?

Burada bir ayrım var bence. Benim konservatuar son sınıfta okuyan bir kızım var. Bu işin okulunu okuyan kimseye haksızlık yapmak istemiyorum. Dizi film oyunculuğunu ayrı bir yere koyuyorum. Dizi film oyunculuğunda kişilere avantaj sağlayan bir durum var. Eğer biraz akıllıysanız, duygusal bir yanınız varsa, yüreğinizle aklınız doğru işliyorsa ve beyinsel algılamalarınız doğruysa biraz da sağından solundan kitap filan okuduysanız zaten dizi film oyunculuğuna hazır hale geliyorsunuz. Bir de el yordamıyla dahi olsa bu rolü nasıl oynamak gerekir diye düşünmeye başladığınız, yardım aldığınız zaman çıkan iş iyi oluyor. Kötü olma şansı pek kalmıyor. Dizi film oyunculuğu perspektifiyle baktığınız zaman Berrak da çok iyi, Tolga da (Tolgahan Sayışman) giderek daha iyi oluyor. Tolga’da biraz uzun yıllar modellik yapmanın getirdiği durağan bir hal vardı. O açığı kapattı. Zaten diğer gençler tiyatrocu. İlk göze batan Berrak’la Tolga da iyi dizi film oyuncusu olma yolundalar ve çok başarılılar.

Dizi oyunculuğu, sinema oyunculuğu, tiyatro oyunculuğu başka başka şeyler mi?

Ayırmak anlamında söylemiyorum. Ben sadece bu işe gerçekten emeğini, zamanını verip okuluna giden, tiyatrolarda usta-çırak ilişkisiyle yetişen çocukların hakkını yememek için söylüyorum. Tabii ki oyuncu oyuncudur. Ama dizi sektöründe işler farklı. Televizyon bir araçtır. Onun içinden bir şeyler sunuluyor, o reklam pastalarıyla bölüşülüyor. Dizilerde televizyon patronundan sanat yönetmenine kadar herkesi oynatıyorlar ve oynatırlar da. Bunda bir sorun yok. Dizilerde ille oyuncular oynar diye bir şey yok. Bu televizyon denen şeyin konsepti böyle. Bu bağlamda baktığınız zaman dizi film oyunculuğu diye ayırt etmek lazım. Oyunculuğun genel konseptine baktığınız zaman benim gözümde konservatuar şart. Hiçbir şey yapmamış bir insana o gözle bakamıyorum, dizi oyuncusu gözüyle bakıyorum. Sadece Berrak, Tolga için söylemiyorum. O gözle bakınca birçok oyuncu var ve pek de güzel oynuyorlar. Oyuncuyu bir buz patencisi olarak düşünürsek, gerçek oyuncu buz üzerinde dörtlü toeloop (dörtlü atlama) yapabilendir, öbür türlü oyuncular bana göre Buzda Dans yarışmasında iyi performans gösteren kişiler gibidir.

İstanbul’dan sonra oraların sakinliği ve şartları sizi nasıl etkiliyor?

Otel ile çekimlerin yapıldığı Makova köyü arasında 45 dakikalık bir yol var. Köyün denizden yüksekliği bizim Uludağ kadar. 1800 metrede çalışıyoruz. İlk gittiğimizde köyde tuvalet yoktu. Plastik tuvaletler geliyordu. O da yaz sıcağında hiç hoş olmuyordu. Neyse sonradan tuvalet yapıldı. İlk zamanlar bir Makedon catering firması ile anlaşılmış. Damak tadı, yağı, tuzu bize çok farklı geldi. Yemek yiyemedik. Sonradan yine bir Türk firmasıyla anlaşıldı. Rahata kavuştuk. Ben hala otelde kalıyorum. Ama birçok arkadaşımızın evi oldu. Oradan ev tuttular, kendi evlerinde kalıyorlar. Misafircilik oynuyorlar, birbirlerine gezmeye gidiyorlar. Otel bana daha rahat geliyor. Çünkü çok yoruluyorum.

Çok Türk yaşamasına rağmen pek bilmediğimiz bir yer Makedonya...

Makedonya’nın böyle bir tanıtıma çok ihtiyacı var. Orada birçok Türk yaşıyor ama Türkiye’de kimse bilmiyor, oraları gezmeye gitmiyor. Yunanistan’la çok fazla sirkülasyonları var. Yunanlılar çok sık gidip geliyorlar oraya.

Yunanistan’da çok ünlü birisiniz değil mi?

Yunanlılar bizi Yabancı Damat’tan çok iyi tanıyorlar. Hala yanıma gelip ‘Kahraman, Kahraman’ diyorlar. Kaldığım otele çok Yunanlı geliyor. Sabah saatlerim onlarla fotoğraf çektirmek, onlara imza vermekle geçiyor.

Zeynep Özyağcılar bu yıl konservatuardan mezun oluyor. Kızınızla aynı projede yer almak istiyor musunuz?

Çok istiyorum. Hatta şartlar uyarsa, biriktirdiğim kadar maddi imkanlarla 200-300 kişilik bir salon kiralamayı istiyoruz. Güzin de bu fikri çok sevdi. Uygun bir mekan bulursam ve bu mekanın giderini karşılayabilirsek bir salon açacağız. Öyle dekora boğulmuş, ağır bir yer değil istediğimiz. Dizi filmlere öyle ara verebilirim. Biraz orada tiyatro yaparım. İyi proje olursa film çekerim. Kızım Zeynep de bu yıl mezun oluyor. Ona ve arkadaşlarına da bir yer olur. Eğer uygun günümüz olursa Güzin, ben, Zeynep üçümüz de aynı oyunda oynayabiliriz. Böyle bir şey düşünüyorum, düşünmem de gerekiyor. Ne yapacağım ki parayı... Kumarım yok, zamparalığım yok, inanılmaz seyahat tutkum da yok. ‘Gel Güzin Antarktika’ya gidelim ya da Afrika’da aslanları izleyelim’ diyecek birisi de değilim. 35 sene evvel Londra’ya gittik. Dışarısı deyince aklımıza Londra geliyor.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
vahide ile mustafa
Moderatör
vahide ile mustafa

Kadın
Yaş : 27 Kayıt tarihi : 04/10/08 Mesaj Sayısı : 109 Nerden : bulgaristan İş/Hobiler : muzik-demi lovato,jonas brothersin hayraniyim Lakap : nuray samuray

Erdal Ozyacilar haber ve roportajlar Vide
MesajKonu: Geri: Erdal Ozyacilar haber ve roportajlar   Erdal Ozyacilar haber ve roportajlar EmptyPaz Ekim 05, 2008 6:15 pm

İsmail Dümbüllü ödülleri sahiplerini buldu. 'Elveda Rumeli' en iyi dizi, Erdal Özyağcılar ise en iyi dizi oyuncusu ödülü aldı..

Üsküdar Belediyesi'nin, 1973'te ölen Üsküdarlı ortaoyunu sanatçısı İsmail Dümbüllü adına verdiği ödüller, önceki gece Bağlarbaşı Kültür Merkezi'nde yapılan törenle sahiplerini buldu. Ünlü yapımcı ve sunucu Osmantan Erkır'ın sunuculuğunu yaptığı ödül töreninde İsmail Dümbüllü Özel Ödülü'nü usta tiyatro sanatçısı Rüştü Asyalı alırken, Metin Akpınar Yaşam Boyu Onur Ödülü'ne layık görüldü. TV kategorisinde atv'nin sevilen dizi filmi Elveda Rumeli iki ödül birden aldı. "En İyi TV Dizisi" ödülüne layık görülen Elveda Rumeli'de "Sütçü Ramiz" karakteriyle başrolü üstlenen Erdal Özyağcılar ise "En İyi Erkek TV Dizisi Oyuncusu" ödülü aldı. Özyağcılar törende "Çok güzel bir ödül aldım. Dizi geçen sene çok iyi gitti. Eminim bu sene daha çok izleyiciye ulaşacak. Aramıza yeni arkadaşlar da katılacak. Özellikle yeni sezonun ilk iki bölümü çok güzel oldu. Geçen senenin beklentisini çok iyi karşılayacağımıza inanıyorum" diye konuştu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
vahide ile mustafa
Moderatör
vahide ile mustafa

Kadın
Yaş : 27 Kayıt tarihi : 04/10/08 Mesaj Sayısı : 109 Nerden : bulgaristan İş/Hobiler : muzik-demi lovato,jonas brothersin hayraniyim Lakap : nuray samuray

Erdal Ozyacilar haber ve roportajlar Vide
MesajKonu: Geri: Erdal Ozyacilar haber ve roportajlar   Erdal Ozyacilar haber ve roportajlar EmptyPaz Ekim 05, 2008 6:16 pm

Erdal Özyağcılar


Elveda Rumeli'nin başrolünde Sütçü Ramiz olarak Erdal Özyağcılar var. Özyağcılar'ı hep samimi ve çok tutan dizilerde, genellikle aile babası olarak izliyoruz. "Dizi izleyenlere saygı var o samimiyetin içinde," diyor kendisi. Setlerinin hep çok huzurlu olduğunu, bunun da ekip olarak işi ciddiye almalarından ve disiplinli olmalarından kaynaklandığını söylüyor. Gurbette oldukları için ister istemez bütün ekip birbiriyle yakınlaşmış. Birinin bir derdi olduğunda hepsi koşuyormuş. Anlattıkları hikâyeyle çekim yaptıkları yer ve dekor birebir örtüşünce, yani her şey orijinaline uygun olduğu için, bu durumun oyunculuklarını da tetiklediğini belirtiyor Özyağcılar. Bitola'daki gündelik hayatı soruyoruz... Özyağcılar otelde kalmayı daha rahat bulduğu için eve çıkmayı tercih etmemiş. Zaten o haftada ya da 10 günde bir iki-üç günlüğüne İstanbul'a dönüyor. Makova'daki sette de bir karavanı var. Günlük yaşamı şöyle anlatıyor: "En büyük zamanımızı çekimler alıyor tabii. Çekimlerin yoğun olduğu Makova'dan Bitola'ya gelip, soyunup dökünüp, akşam ne yiyeceğimizi düşünürken vakit geçiyor. Benim buradaki en büyük desteğim, çok eski arkadaşım Gökhan Mete. Cabbar'ı oynuyor. Biz onunla Edi'yle Büdü gibiyiz. Her gün telefonlaşıyoruz, 'Bugün ne yiyelim, gel sen benim odama, yok sen buraya gel...' diye."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
vahide ile mustafa
Moderatör
vahide ile mustafa

Kadın
Yaş : 27 Kayıt tarihi : 04/10/08 Mesaj Sayısı : 109 Nerden : bulgaristan İş/Hobiler : muzik-demi lovato,jonas brothersin hayraniyim Lakap : nuray samuray

Erdal Ozyacilar haber ve roportajlar Vide
MesajKonu: Geri: Erdal Ozyacilar haber ve roportajlar   Erdal Ozyacilar haber ve roportajlar EmptyPaz Ekim 05, 2008 6:17 pm

Elveda Rumeli'nin başrolünde Sütçü Ramiz olarak Erdal Özyağcılar var. Özyağcılar'ı hep samimi ve çok tutan dizilerde, genellikle aile babası olarak izliyoruz. "Dizi izleyenlere saygı var o samimiyetin içinde," diyor kendisi. Setlerinin hep çok huzurlu olduğunu, bunun da ekip olarak işi ciddiye almalarından ve disiplinli olmalarından kaynaklandığını söylüyor. Gurbette oldukları için ister istemez bütün ekip birbiriyle yakınlaşmış. Birinin bir derdi olduğunda hepsi koşuyormuş. Anlattıkları hikâyeyle çekim yaptıkları yer ve dekor birebir örtüşünce, yani her şey orijinaline uygun olduğu için, bu durumun oyunculuklarını da tetiklediğini belirtiyor Özyağcılar. Bitola'daki gündelik hayatı soruyoruz... Özyağcılar otelde kalmayı daha rahat bulduğu için eve çıkmayı tercih etmemiş. Zaten o haftada ya da 10 günde bir iki-üç günlüğüne İstanbul'a dönüyor. Makova'daki sette de bir karavanı var. Günlük yaşamı şöyle anlatıyor: "En büyük zamanımızı çekimler alıyor tabii. Çekimlerin yoğun olduğu Makova'dan Bitola'ya gelip, soyunup dökünüp, akşam ne yiyeceğimizi düşünürken vakit geçiyor. Benim buradaki en büyük desteğim, çok eski arkadaşım Gökhan Mete. Cabbar'ı oynuyor. Biz onunla Edi'yle Büdü gibiyiz. Her gün telefonlaşıyoruz, 'Bugün ne yiyelim, gel sen benim odama, yok sen buraya gel...' diye."
Alintidir
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
bihter41
Moderatör
bihter41

Kadın
Yaş : 31 Kayıt tarihi : 07/10/08 Mesaj Sayısı : 232 Nerden : KOCAELİ İş/Hobiler : tolgahan sayışman Lakap : yoq

Erdal Ozyacilar haber ve roportajlar Vide
MesajKonu: Geri: Erdal Ozyacilar haber ve roportajlar   Erdal Ozyacilar haber ve roportajlar EmptyPerş. Ekim 09, 2008 7:53 pm

Sinemadan uzaklaştım 20 yıldır dizilere demir attım

atv'nin yeni dönem dizisi 'Elveda Rumeli'de canlandırdığı 'Sütçü Ramiz' karakteriyle yine harikalar yaratan usta oyuncu Erdal Özyağcılar: 20 yıldır durmadan TV dizisi çekiyorum. Dizileri bırakıp sinema yapacağım desem bu kadar istikrarlı olmazdım..

Züğürt Ağa'nın Kekeç Salman'ı 'Bizimkiler'in Şükrü'sü, 'Şehnaz Tango'nun romantik Muhsin'i, 'Yabancı Damat'ın Antep'li Kahraman'ı Erdal Özyağcılar Türk Sineması'nın başrol oynamadan parlamayı başaran ender oyuncularından biri, yan rollerin kralı... Özyağcılar, bu yıl atv'nin büyük prodüksüyonu 'Elveda Rumeli' ile sevenlerinin karşısına çıkıyor. Usta oyuncu; dizinin çekimlerinin yapıldığı Makedonya'daki Manastır Köyü'nün büyüleyici olduğunu söylüyor: "Evlerin içine girdim, hayran oldum. Öyle sahiciydi ki... Zaman tüneli gibiydi. İlk gördüğümde 'O kadar sahici ki; ne olacak, giyeriz kostümleri oynamasak da yer seyirci' dedim!" Erdal Özyağcılar, yeni dizisini ve neden 20 yıldır sinema filmi yapmadığını anlattı:

PUROYA BAŞLADIM

* 'Bizimkiler', 'Şehnaz Tango', 'Yabancı Damat' gibi uzun soluklu ve başarılı dizilerde oynadınız. Bu işin matematiğini mi biliyorsunuz? Bu işin matematiği yok. Bir yapımcı elindeki işe gerçekten inanmışsa, o proje yüzde 80-90 tutuyor. 'Yabancı Damat'ta mesela; Türker İnanoğlu bana, o koca cüssesiyle, ilk 3 bölümü oynamıştı. Bir saat onu seyretmiştim. Öyle çocuksu bir coşkuyla oynamıştı ki... İşte bu ekipte de aynı duyguyu hissettim. Bir de bazı konular vardır, erteleyemezsiniz. Bu proje ertelenecek bir proje değildi.

* Ne açıdan ertelenmeyecek bir projeydi? Bu projeyi ben 3 sene sonra çekemeyebilirdim. Yurtdışında çekildiği için her an oranın şartları değişebilir. Bizi bu kadar destekleyen bir kanal bulunmayabilir. Serdar Akar'ın başka bir işi olur, o çekmiyor olabilir. Bir de ben şu an 58 yaşındayım. Bundan birkaç sene sonra, bir dönem dizisi çekecek kadar enerjim olmayabilir. Çünkü bu rol çok emek ve performans istiyor. Ben 18 senedir sigara içmiyordum, bu dizinin stresinden akşamları puroya başladım.

* 'Elveda Rumeli'de neydi sizi çeken peki? Benim hoşuma giden; sütçü bir baba ve beş kızının öyküsü anlatılırken, Balkanlar'ın 1890'lardaki durumunun da abartılmadan, göze sokulmadan hikayenin içine yerleştirilmiş olması. Ayrıca dönem dizisi olması beni çekti. Hiçbir dönem dizisini yakalayamam gibi geliyordu. Çünkü bu tarz diziler 'ha' deyince olmuyor.

'VERGİ AĞACI' GERÇEK

* Dizinin 'Damdaki Kemancı' müzikalinden uyarlandığını söyleyebilir miyiz? Orada da sütçü bir baba ve beş kızının dramı var... Tabii bir esinlenme var ama çıkış noktamız 'Damdaki Kemancı' değil. Bizim elimizde oraya gitmiş, orada yaşamış dört kaymakamın hatıratları var. Tamamen özgün, yaşanmış ve gerçeklere dayanan hikayeler. Ayrıca o gerçekliği yaşamış Türkiye'deki göçmenler de kendi yaşadıkları olayları anlattılar bize. Çok acı, yürek burkan hikayeler var. Ayrıca o yıllardaki Balkanlar'ın durumu hakkında bütün kitaplar okundu, çok derin araştırmalar yapıldı...

* Dizi, 1890'ların siyasi fonu önünde fakir bir sütçü ailesinin komik öyküsünü anlatıyor. Bu siyasi fon ne kadarıyla ekrana yansıyor? Dizide; Osmanlı Dönemi'nin çöküş yılları, Fitrat Devri, çeteler, azınlıkların durumu, özgürlük mücadelesi, Jön Türkler ve o yıllarda yaşanan gerçek öyküler var. Mesela orada bir 'Vergi Ağacı' olayı var ve hakikatten bir hatırattan aldık. Kaymakam Makedonya'ya geliyor. Bir ağaçta birtakım adamların durduğunu görüyor. "Bu ağaç ne?" diyor; "Vergi Ağacı. Vergisini vermeyenleri buraya çıkarıyoruz. Vergisini veren iniyor aşağıya, vergisini veremeyen kalıyor" diyorlar. "Peki ödeyemeyen ne oluyor?" diye soruyor, "Düşürülüyor" diyorlar.

ÇENESİNE VURMUŞ

* Gelelim canlandırdığınız Sütçü Ramiz karakterine... Tam bir Nasreddin Hoca. Köyde yaşayan fakir bir sütçünün beş çocuğu, bir de baskın bir karısı olursa ne olur? Hafif sıyrık olur (gülüyor). Çok konuşuyor, lafları unutuyor, Allah'la konuşuyor. 1890 Makedonya'sında ne yapabilir, adamın çenesine vurmuş. Kendi ezikliği içinde olan, kızlarını çok seven bir baba Sütçü Ramiz.

* Rolünüze hazırlanırken Rumeli şivesini öğrendiniz. Bu zor oldu mu sizin için? Bu konunun biraz abartıldığını düşünüyorum. Çünkü bu çok özel bir durum değil, bütün tiyatrocuların yapması gereken bir şey. Bize burada Makedon arkadaşlar da yardımcı oldu. Bu konuda 11 tane kitap buldum. Deyimlerini öğrendim. Çok zor bir şey değil. Çünkü bir fonetiği var, ses uyumları var, harf ve vurgu değişiklikleri var; onları da kitaplardan öğreniyorsunuz. Sonra da o ağzı konuşan insanlarla birkaç gün bir arada olmanız yetiyor
Sayfa başına dön Aşağa gitmek

Erdal Ozyacilar haber ve roportajlar

Önceki başlık Sonraki başlık Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var: Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Elveda Rumeli :: Elvada Rumeli :: Erdal Özyağcılar(Sütçü Ramiz) -
forum kurmak | ©phpBB | Bedava yardımlaşma forumu | Suistimalı göstermek | Cookies | Son tartışmalar