|
|
TOLGAHAN SAYIŞMAN RÖPORTAJI |
|
|
Yazar |
Mesaj |
bihter41
Moderatör
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 07/10/08
Mesaj Sayısı : 232
Nerden : KOCAELİ
İş/Hobiler : tolgahan sayışman
Lakap : yoq
|
Konu: TOLGAHAN SAYIŞMAN RÖPORTAJI Salı Ekim 07, 2008 8:13 pm |
|
|
Sinemanın yolu bana Elveda Rumeli ile açıldı
05.10.2008
'Elveda Rumeli'nin yakışıklı oyuncusu Tolgahan Sayışman, çok yakında 'Aşk Tutulması' filmiyle izleyici karşısına çıkacak. Sayışman, "Tanınmamda ve sinemaya geçmemdeki en büyük etken 'Elveda Rumeli' dizisi oldu" diyor..
atv'nin reyting rekorları kıran dizisi 'Elveda Rumeli'de canlandırdığı 'Tıbbiyeli Mustafa' karakteriyle herkesin sevgilisi olan Tolgahan Sayışman, dizinin kendisi için çok önemli bir yeri olduğunu söylüyor. Elveda Rumeli'yle şöhret basamaklarını kısa zamanda tırmanan yakışıklı oyuncu, "Televizyonda uzun süreli bir işte yer almanın verdiği görsellikle insanlar daha fazla tanıdılar ve daha fazla aşina oldular" diyor. Oyuncu önümüzdeki günlerde vizyona girecek olan 'Aşk Tutulması' isimli romantik-komedi filminde Fahriye Evcen ile birlikte rol aldı.
İŞTAHLA OYNUYORUM * Dizinin çekimleri nasıl gidiyor? Çok iyi gidiyor. Sezon yeni açıldı zaten. Tatilini yapan yaptı, çalışan çalıştı. Gelir gelmez büyük bir iştahla oynamaya başladım. Dizinin bu sezonki konuları da çok eğlenceli. Bu yenilikler oyuncuları da heyecanlandırdı. Set içinde de çok iyi bir arkadaşlık var. Hiç problem yaşamıyoruz.
* Dizinin önümüzdeki bölümlerinde Tıbbiyeli Mustafa'yı neler bekliyor? Mustafa yaklaşık 10 bölüm Pürsıçan'dan ve Sütçü Ramiz'in ailesinden uzaktaydı. Uzun süre aile ile birlikte sahne çekmemiştim. Yeniden aileye katılmak bana keyif verdi. Mustafa da Vahide'sine kavuştu. Ama şimdi onları çok daha zorlu bir sınav bekliyor.
* 'Elveda Rumeli' gibi bir dizide rol almak size neler kazandırdı? 'Elveda Rumeli'nin sadece bana değil bütün oyunculara kazandırdıklarını tartışamayız. Kendi adıma konuşursam çok faydası oldu. Televizyonda uzun süreli bir işte yer almanın verdiği görsellikle insanlar daha fazla tanıdılar ve daha fazla aşina oldular. Oynadığım karakterin verdiği elektriği sevdiler. Onu da bu sene beyazperdeye taşıdım. Sinemaya geçmemde 'Elveda Rumeli'nin çok fazla etkisi var. TÜRK İŞİ BİR KOMEDİ
* Yaz tatilinde 'Aşk Tutulması'nda adlı bir sinema filminde rol aldınız. Bu filmi biraz anlatır mısınız? Romantik-komedi tarzında bir film. Aslında çok sevdiğim de bir tür. Bizim sinemamızın romantik komedileri 70'li yıllarda kaldı. Onun tadını son dönemlerde yakalayamadık. Bizim filmin bunu biraz canlandıracağını düşünüyorum. Aslında bu tarz Amerikan sinemasında çok yaygın. Bizimki ise biraz Türk işi bir komedi. Seyirci izlediği zaman filmden çok mutlu ayrılacağını düşünüyorum.
* Filmde nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz? Filmdeki ismim Uğur. Tipik bir mahalle delikanlısı... Tıbbıyeli Mustafa ile Uğur arasında çok büyük bir fark var. Ben de özellikle o farkı yaratmak için elimden gelen çabayı verdim. İki karakteri bilen seyirci için de bunu konuşuyorum. O farkı göreceklerdir diye tahmin ediyorum. Ben de olmayan şeyleri karakterlere monte etmeye çalışıyorum.
SİNEMA DAHA FARKLI * Diziyle çok güzel tepkiler alıyorsunuz... Peki izleyici sizi bu projede nasıl bulacak? Sinema seyircisi ile televizyon seyircisi birbirinden farklı... Fahriye, 'Yaprak Dökümü'yle çok büyük bir çıkış yakaladı. Ben de 'Elveda Rumeli'yle çıkış yakaladım. Oradaki iki karakterin biraraya gelmesi izleyici açısından güzel bir resim olabilir. Dediğim gibi bu, televizyon izleyicisi açısından geçerli bir şey. Sinema izleyicisi ise bambaşka iki yeni karakter görecek. Özellikle 'Elveda Rumeli'yi ve 'Yaprak Dökümü'nü izlememişse bambaşka bir yorumda bulunabilirler. Onun getirisi de, ümit ediyorum ki çok güzel olur.
|
|
|
|
bihter41
Moderatör
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 07/10/08
Mesaj Sayısı : 232
Nerden : KOCAELİ
İş/Hobiler : tolgahan sayışman
Lakap : yoq
|
Konu: TOLGAHAN SAYIŞMAN Salı Ekim 07, 2008 9:03 pm |
|
|
Ben dış görünüşe önem veriyorum maalesef
Aşk-meşk nasıl gidiyor? Özel hayata girmeyelim.
* Ama sette dedikodular çıkıyor... Yok canım, sette kimseyle bir ilişkim yok.
* Genel olarak bir kadında aradığınız özellikler neler? İnsanın yaşı ilerledikçe beklentileri de değişiyor. Benim için en önemli kavram dürüstlük. Yalan söyleyen biri, arkadaşım bile olsa biter benim için. Kalbi temiz olsun, açık yürekli olsun. İtiraf etmem gerekirse ben dış güzelliğe önem veren bir insanım. Sonuçta mankenlik mesleği nedeniyle son sekiz senemi dünyanın çeşitli yerlerinde güzel kızlarla çalışarak ya da gezerek geçirmişim. Bu noktadan sonra dış görünüme de önem veriyorum maalesef.
DENGESİZ BİRİYİM * Birinden hoşlandığınız zaman onu etkilemek için neler yaparsınız? Bu lafı söyleyince yanlış anlaşılıyorum ama bu konuda dengesiz bir insanım. Yani o tip bir durumda ne yapacağım tamamen o andaki moduma, o günkü enerjime bağlı. Pozitifsem, güne iyi başlamışsam ve içim enerji doluysa daha girişken olurum. Ama güne kötü başlamışsam o zaman başkadır. Ne yapacağım belli olmuyor. Bazen çok utanırım; dilim bağlanır, Bazen de bir anda cesaretimi toplayıp gidip pat diye söylerim. Bugüne kadar en çok etkilendiğim insana gidip şak diye söylemiştim; 'Maşallahınız var' demişti. Kendisi yabancıydı.
* Yabancılara karşı daha mı rahatsınız? Çok egosantrik algılamadıkları için onlarla iletişim kurmak çok daha kolay oluyor.
* Uzun ilişki adamı diyebilir miyiz size? Uzun ilişkileri tercih ediyorum ama şimdiye kadar yaşadığım ilişkiler kısa sürdü. O da işin ilginç kısmı. Bir ilişki olacaksa tam olmalı, uzun olmalı.
* Kendinizi evliliğe yakın hissediyor musunuz? Hayalim evlenip, kalabalık bir aile kurabilmek. Çok sevdiğim, aşık olduğum, anne sıfatını taşıyabileceğini düşündüğüm insanla evlenmek isterim. Kız babası olmak isterim tabii.
* Aşkı nasıl tarif edersiniz? Aşkın tarifi yok. Nereden ve nasıl geleceği kestirilemeyen, içine düşüp düşmediğinizi bile zaman zaman anlayamadığınız garip, acı ama gerçek bir duygu.
Sizi kim güldürür? Her an herhangi bir kimseye o an bulunduğum moda bağlı olarak gülebilirim, gülmeyi, eğlenmeyi çok severim.
* Şimdiye kadar aldığınızen güzel hediye? Çok sevdiğim ve saygı duyduğum Senman (Bentürk) dayımın yıllar önce aldığı bilgisayar.
* Satın aldığınız ilk albüm? Mustafa Sandal'ın albümü.
* Şimdiye kadar söylediğiniz en güzel yalan? Seni seviyorum.
* Hafızanızdaki en hoş anı? Hayatım birçok hoş anıdanibaret olduğu için belki de şuan bu kadar mutluyum. Amaegosal bir anıdan bahsetmek gerekirse, 2003 yılının Eylülayında Manhunt International(dünya yakışıklısı) seçilmem.
* İlk gençlik yıllarınızda duvarınızda kimin posteri vardı? Fenerbahçe'nin.
* Hayatta en iyi bildiğiniz? Hayatta rim. Onu aşmamaya özen gösteririm.
* Sizi en çok kızdıran şey? Ağzını şapırdatarak yemek yiyenler.
* Kahramanınız var mı? Homer Simpson.
* Ailenizde kendinizi en yakın hissettiğiniz kişi? Hepsi. Annem, babam ve kız kardeşim.
* Geceleri ne uyanık kalmanızı sağlar?
Fazla düşünmek... |
|
|
|
bihter41
Moderatör
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 07/10/08
Mesaj Sayısı : 232
Nerden : KOCAELİ
İş/Hobiler : tolgahan sayışman
Lakap : yoq
|
Konu: TOLGAHAN Salı Ekim 07, 2008 9:05 pm |
|
|
KİMSE BENİ BEĞENMEK ZORUNDA DEĞİL.
Oyuncu ve manken Tolgahan Sayışman, "Kimse beni beğenmek zorunda değil. İşime saygı duysun yeter" dedi. Carrefour Sa Maltepe Park Alışveriş Merkezi’nde her hafta Salı günleri gerçekleşen Park Sohbetleri’nin bu haftaki konuğu dünyanın en yakışıklı erkeği seçilen Tolgahan Sayışman oldu. Yakışıklı olduğu kadar dünya çapında elde ettiği başarılarıyla da adından sık sık söz ettiren ünlü manken ve oyuncu Tolgahan Sayışman, sohbet boyuca mütevazi tavırlarıyla alışveriş merkezi ziyaretçilerinin hayranlığını kazandı.
Manhunt Seçilmek İçin Fizik Önemli Değil, Genel Kültür Olmalı
2005 yılında dünyanın en saygın yarışması olan Manhunt International’da birinciliğine layık görülen Tolgahan Sayışman, Park Sohbetlerinde hayranlarıyla buluşarak keyifli bir sohbetin altına imzasına attı. Hayranlarının sorularını büyük içtenlikle cevaplayan ünlü manken “Sizce niçin dünyanın en yakışıklı mankeni seçildiniz” sorusuna oldukça mütevazi bir şekilde cevapladı. Fiziksel görünümle ilgili yarışmanın bazı şartları olduğunu söyleyen yakışıklı manken “Fiziksel olarak istenenler bende mevcuttu ama yarışma da sadece dış görünüme bakılmıyor. Genel kültür çok önemliydi. İnsanlara sıcaklık duygusunu vermek gerekiyordu. Bunlar benim birinci olmamı sağladı” dedi. İlk birinci olduğu zamanlarda yolda yürürken insanlar tarafından incelendiğini, eleştiri boyutunda yorumlara maruz kaldığını söyleyen ünlü manken, “Bu mu seçilmiş, benim oğlum daha yakışıklı” gibi yorumlarla çok karşılaştığını dile getirdi. Güzellik göreceli kavramdır diyen başarılı manken, “Kimse beni beğenmek zorunda değil ama benim dünya çapında kazandığım birçok ödül var ve ben bunlara saygı duyulmasını istiyorum” diyerek kendisini eleştirenlere gönderme yaptı.
“Türkiye’de ki Magazin Anlayışına Kurban Olmayacağım…”
Magazin dünyasında çok fazla yer almayan ünlü manken ve oyuncu Tolgahan Sayışman, Türkiye’de magazin ile paparazziliğin karıştırıldığının ve asla Türkiye’de ki magazin anlayışına kurban gitmeyeceğini dile getirdi. Mankenler dünyasında yaşanılan kavgalar ve aşklar üzerine konuşmak istemeyen ünlü manken, “Ben podyum dünyası hakkında yorum yapmak istemiyorum, eğer yorum yaparsan olayların içine girmiş olurum dedi. Ama işini çok güzel yapan manken arkadaşlarımız var “dedi.
Kan Kardeşim Kenan İmirzalıoğlu’nun Yolunu Takip Etmek İstiyorum
Sohbet boyunca sevenlerin sorularını yanıtlayan ünlü manken Tolgahan Sayışman, kendinize kimleri örnek alıyorsunuz sorusu karşısında, “İşini güzel yapan birçok kişi var ama benim izlemek istediğim yol Kenan İmirzalıoğlu’nun yolu. Kenan İmirzalıoğlu benim kan kardeşim ve gerçekten harika bir insan. O çok başarılı bir mankendi ardından çok güzel projelerde yer aldı ve gerçekten saygı duyulan bir kişi” diyerek kan kardeşini Park Sohbetlerinde bol bol övdü.
Zamane Kızları Erkeklere Cüzdan Gözüyle Bakıyorlar
Yakışıklı, genç ve başarılı olan ünlü manken ve oyuncu özel hayatıyla ilgili soruları büyük içtenlikle cevapladı. Evlenmeyi düşünüyor musunuz ve sevgiliniz var mı sorularını dertli bir şekilde yanıtlayan ünlü manken “Bir sevgilim yok. Ama benim için aile kavramı çok önemli. Sevdiğim ve sevildiğim, ailemin kabul ettiği ve onun ailesinin beni kabul edeceği birisi çıkarsa karşıma evlenirim. Ama ne yazık ki bu devirde kızlar için para çok önemli bir yerde. Genç kızlar evlenecekleri erkeklere cüzdan gözüyle bakıyorlar. Bu yüzden benim pek kızlara güvenim yok.” diyerek kızlarla ilgili düşüncelerini dile getirdi. Evleneceği kızın ünlü olmasını asla istemediğini söyleyen yakışıklı manken, alışveriş merkezinde bulunan genç kızlar tarafından büyük alkış aldı. Evleneceği kızın kendisine güvenmesi gerektiğini söyleyen ünlü manken “İşim gereği çevremde hep güzel kızlar var. Benim evleneceğim kişi kendine güvenmeli ki ilerleyen zamanlarda işimle ilgili problemler çıkmasın. Bu yüzden evleneceğim kişinin ilişkimiz için öncelikle kendisine güvenmesi gerekiyor” dedi.
“Hollywood’da eğitim alacağım”
Kış sezonu içerisinde iki önemli TV dizisinde rol aldığını ama bu dizilerin Reytingler yüzünden kalktığını söyleyen ünlü oyuncu, “Dizilere yaklaşık bin kişinin emeği geçiyor ama ne yazık ki birden yayından kaldırılınca o bin kişiyle birlikte yıpranıyorsunuz. Sizde dizinin görünen yüzü olduğunuz için bundan daha çok sorumluluk duyuyorsunuz. Bu kış bu yüzden çok yıprandım. Şimdi ise ara veriyorum ve Amerika’ya gidiyorum. Çünkü oradan çok güzel bir teklif geldi. Hem mankenlik kariyerim için hem de oyunculuk kariyerim için çok ciddi çalışmalar yapacağım,” diyerek kendi adına çok ciddi kararlar aldığını vurguladı. |
|
|
|
bihter41
Moderatör
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 07/10/08
Mesaj Sayısı : 232
Nerden : KOCAELİ
İş/Hobiler : tolgahan sayışman
Lakap : yoq
|
Konu: TLGHN SYŞMN Salı Ekim 07, 2008 9:06 pm |
|
|
Son sekiz yılımı güzel kızlarla çalışarak geçirdim
2002′de en iyi model, 2005′te dünyanın en yakışıklısı seçilen, bugünlerde de atv’nin reyting canavarı dizisi ‘Elveda Rumeli’de kızları kendinden geçiren Tolgahan Sayışman: Mankenlik mesleği nedeniyle son 8 yılımı güzel kızlarla çalışarak ya da gezerek geçirmişim..
Modellikte aldığı dünya dereceleriyle gurur duyduğumuz Tolgahan Sayışman, atv’de yayınlanan ‘Elveda Rumeli’ dizisindeki başarılı performansıyla dikkat çekiyor. Utangaç ama kendinden emin bakışlarıyla özellikle genç kızların beğendiği çiçeği burnunda oyuncu Makedonya’daki hayatını Cosmopolitan dergisine anlattı.
* ‘Elveda Rumeli’de gözükara bir delikanlıyı canlandırıyorsunuz. Sizde de göçmenlik olduğu doğru mu? Benim baba tarafımda var göçmenlik. Rahmetli ninem Makedonyalı. Onlar Bulgar çetelerinin baskıları ve zulümlerinden kaçarak Selanik’e yerleşiyorlar. Selanik’ten sonra İzmir’e geliyorlar. Zaten rahmetli büyük dedemle de orada tanışıyorlar. O da Selanikli. O da mübadele zamanı geçiyor Türkiye’ye. İzmir’de evleniyorlar, 60′lı yıllarda da İstanbul’ a göçüyorlar. Bu yüzden bu diziyi izleyen babaannem, halam, teyzem çok duygulanıyor.
‘FIRSAT BU FIRSATTI’ DEDİM * Oyunculuk nasıl başladı? 2002 yılında ‘Best Model’ seçilmeden önce mankenliğe başlamıştım. Ama asıl istediğim oyunculuk yapmaktı. Doğuş Üniversitesi İşletme Bölümü mezunuyum. Radyo, televizyon ve sinema üzerine master yapıyorum ama yoğunluktan gidemiyorum. 2001 yılından 2006′ya kadar çok yoğun mankenlik yaptım. O dönemde oyunculuğu kafama koymuştum. Dışarıdan iki yıl süreyle belli başlı oyunculuk okullarına gittim, dersler aldım. Sonra Manhunt Türkiye ödülü aldım ve 2005 yılında Manhunt’ta dünya birincisi oldum. Bu, bana mankenlik alanında yurtdışında önemli kapılar açtı. Daha sonra buraya tatil için döndüğümde çok ciddi bir teklif aldım. Dedim ki, “Fırsat bu fırsat. Artık tüm enerjimi oyunculuğa vermeliyim.” İlk olarak 2006′da ‘Esir Kalpler’ dizisi başladı. Kısa sürdü. Sonra ‘Maçolar’ diye bir diziye başladım. Sonra ‘Dicle’de oynadım ve en son ‘Elveda Rumeli’deyim.
* Hangi diziden sonra ‘Tamam artık ben mankenliği bırakıp, oyunculuk yapmalıyım’ dediniz? Mankenlikte yapabileceğim her şeyi yaptığım için oyunculuğa çok rahat karar verdim. Liseden itibaren yapmak istediğim oyunculuktu. Hatta konservatuvarda okumak istememe ailem karşı çıktı, ben de işletme okudum. Ama hep içimde vardı. Mankenliğe geçiş yaptıktan sonra tesadüfler birbirini takip etti. Çok da keyif alarak yaptım mankenliği. Mankenlik mesleğinin çok zor, kaliteli ve saygın bir meslek olduğunu iddia ediyorum. Her ne kadar Türkiye’de böyle yansıtılmasa da bu böyle. 2005-2006 arası bir yıl Hong Kong’da yaşadım. Döndükten sonra Amerika’ya gitmek istiyordum. Orada oyunculuk workshop’larına katılayım dedim. Sonrasında yaz tatilinde Çeşme’de sörf yaparken Serdar Akar’la tanıştım. ‘Elveda Rumeli’ projesini anlattılar. Projeyi okuyunca çok heyecanlandım. Bu rolün benim yıllardır beklediğim fırsat olduğunu anladım.
DİZİNİN FANATİKLERİ OLUŞTU * Makedonya’da çalışmak zor olmadı mı? Yurtdışında yaşamaya alışığım ben. Makedonya benim çalıştığım 24′üncü ülke. Şimdiye kadar en uzun kaldığım Makedonya oldu, gerçi daha önce Hong Kong ve Amerika’da da bayağı kalmıştım. Tabii şimdi Makedonya’da ekipçe bulunuyoruz. Her şey yolunda.
* Bir gün nasıl geçiyor? Her sabah ortalama 08.00′de işte oluyorum. 17.00 gibi bitiriyorum. Ekibimiz o kadar profesyonel ki, çekim programı çok güzel yapılıyor. Güzel, herkesin verimli çalışabileceği bir ortam var.
* Oradaki halkın ilgisi nasıl? Balkanlar’da yaşayan Türkler’in ilgisini tarif edemem. Herkes diziyi izliyor ve ciddi bir fanatizm var. Makedonya’da 100 bin Türk yaşıyor. Bosna, Arnavutluk, Kosova’yı saymıyorum, onlarla 500-600 bin Türk var. Hepsi diziyi izliyor. Her yerden bize davet var. Keşke vakit olsa da gitsek.
* Sizin akrabalar nerede yaşamıştı? O bölgeye gidebildiniz mi? İştip. Bizim çekim yaptığımız yere üç saat uzaklıkta. Oradan geçtim ama kalma şansım olmadı.
* Seyahat etmeyi sever misiniz? Evet, laptopum hep yanımda olur, internete girerim, film izlerim. Yemek yerim, geçer öyle vakit.
* Sporla aranız nasıl? Spor yapmazsam kendimi mutsuz hisseden bir adamım. Spor benim hayatımda mutlaka olmalı. Orada da çekimlerden vakit buldukça spor salonuna gidiyorum. Snowboard yapmayı çok istiyorum. Yazın Alaçatı’da sörf yapıyorum.
* Beslenmenizde nelere dikkat ediyorsunuz? Yediğime içtiğime dikkat ediyorum. Sabah iyi kahvaltı ediyorum, sonra öğle yemeği ve akşam da çok hafif besinler yiyorum. Fastfood çok sevmeme rağmen yemiyorum. Daha çok protein ağırlıklı besleniyorum. Çok süt içerim, günde beş-altı litre süt içiyorum. Maalesef kolaya karşı bir zaafım var. O çok zararlı ama yemekle beraber kola içmeden duramıyorum. Bırakayım diyorum ama bir hafta sonra yeniden başlıyorum. Yarışmaya katıldığım dönemlerden beri formuma dikkat ettiğim için profesyonel anlamda diyet yaptım. O dönemlerden kalma epey bir bilgim var. Türk mutfağı favorimdir. Yaprak sarması, karnıyarık ve mantı en sevdiğim yemeklerdir.
ANNEM BENİ BİR KEZ ÖVDÜ * İstanbul’da ailenizle birlikte mi yaşıyorsunuz? Ailemle yaşıyorum, daha rahat. Ailemle yaşamak çok kolay, günlük hayatta işler kolaylaşıyor. Onlardan ayrı kalınca çok zorlaşıyor. Aslında aile yaşamına düşkün bir insanım. Bir arada büyümek, vakit geçirmek güzel bir şey. Tabii belli bir yaştan sonra ayrılıyorsunuz. Ama ben mümkün olduğunca çocukların aileleriyle yaşamaları ve çocuklarını beraberce büyütmeleri gibi şeylerin insanın gelişiminde çok önemli rolü olduğunu düşünüyorum. Kızkardeşim var, 16 yaşında. Çok düşkünümdür ona, her şeyiyle ilgilenirim.
* Dizinizi de ailenizle beraber izliyor musunuz? Şimdiye kadar İstanbul’da bir kere izleme şansımız oldu. Seviyorlar ama annem genel olarak çok sert eleştirir. Beni ilk defa dizinin bir bölümünde övdü. Hep eleştirecek bir şeyler buluyor. O bölümdeki oyunculuğum için “İlk defa söyleyecek bir şey bulamadım” dedi. Babam daha pozitiftir. O daha çok motive eder. Yapıcı olduktan sonra eleştiriye açık bir adamım. Yıpratıcı eleştiriye çok karşıyım, hele bilinçsiz yapılan yıkıcı, yıpratıcı eleştiriye tahammülüm yok.
TOPLANIP FİLM İZLİYORUZ * Makedonya’da sette nasıl bir ortam içindesiniz? Başka setlerde de yer aldığım için bizim setin çok farklı olduğunu söyleyebilirim. Çok profesyonel bir ekip var. İstanbul’da olsak daha dağınık olurduk. Gazetelerde ‘milli kamp’ diyorlardı bizim için. Belli başlı gerginlikler, stres tabii ki oluyor, bu çok doğal. Ama minimumu yaşanıyor bizim sette. Açıkçası ben hiç problem yaşamadım.
* Sakin, yapıcı bir tutumunuz var… Olaylara sakin yaklaşmaya çalışıyorum. Karşınızdaki insanı anlamaya çalıştığınız zaman hem kendinizi üzmüyorsunuz hem de olaylar hızlı ilerliyor.
* Peki otel odasında bu kadar uzun yaşamak nasıl bir duygu? Bazı dönemlerde otel odalarında sıkılıyorum. Ama neyse ki odalarımız birbirine çok yakın. Arkadaşlarla toplanıyoruz, film izliyoruz. Ama her dakika olmuyor bu. Bazen çok yalnız hissediyorsun kendini ufacık odanın içinde; sıkılıyorsun, çıkmak istiyorsun. Ama yine de buna değiyor, işin iyi olup da insanlar tarafından takdir edilmesi önemli. Ben bizim bunu başardığımızı düşünüyorum.
Tolgahan Sayışman dizide Berrak Tüzünataç’ın nişanlısı rolünde.
Ben dış görünüşe önem veriyorum maalesef Aşk-meşk nasıl gidiyor? Özel hayata girmeyelim.
* Ama sette dedikodular çıkıyor… Yok canım, sette kimseyle bir ilişkim yok.
* Genel olarak bir kadında aradığınız özellikler neler? İnsanın yaşı ilerledikçe beklentileri de değişiyor. Benim için en önemli kavram dürüstlük. Yalan söyleyen biri, arkadaşım bile olsa biter benim için. Kalbi temiz olsun, açık yürekli olsun. İtiraf etmem gerekirse ben dış güzelliğe önem veren bir insanım. Sonuçta mankenlik mesleği nedeniyle son sekiz senemi dünyanın çeşitli yerlerinde güzel kızlarla çalışarak ya da gezerek geçirmişim. Bu noktadan sonra dış görünüme de önem veriyorum maalesef.
DENGESİZ BİRİYİM * Birinden hoşlandığınız zaman onu etkilemek için neler yaparsınız? Bu lafı söyleyince yanlış anlaşılıyorum ama bu konuda dengesiz bir insanım. Yani o tip bir durumda ne yapacağım tamamen o andaki moduma, o günkü enerjime bağlı. Pozitifsem, güne iyi başlamışsam ve içim enerji doluysa daha girişken olurum. Ama güne kötü başlamışsam o zaman başkadır. Ne yapacağım belli olmuyor. Bazen çok utanırım; dilim bağlanır, Bazen de bir anda cesaretimi toplayıp gidip pat diye söylerim. Bugüne kadar en çok etkilendiğim insana gidip şak diye söylemiştim; ‘Maşallahınız var’ demişti. Kendisi yabancıydı.
* Yabancılara karşı daha mı rahatsınız? Çok egosantrik algılamadıkları için onlarla iletişim kurmak çok daha kolay oluyor.
* Uzun ilişki adamı diyebilir miyiz size? Uzun ilişkileri tercih ediyorum ama şimdiye kadar yaşadığım ilişkiler kısa sürdü. O da işin ilginç kısmı. Bir ilişki olacaksa tam olmalı, uzun olmalı.
* Kendinizi evliliğe yakın hissediyor musunuz? Hayalim evlenip, kalabalık bir aile kurabilmek. Çok sevdiğim, aşık olduğum, anne sıfatını taşıyabileceğini düşündüğüm insanla evlenmek isterim. Kız babası olmak isterim tabii.
* Aşkı nasıl tarif edersiniz?
Aşkın tarifi yok. Nereden ve nasıl geleceği kestirilemeyen, içine düşüp düşmediğinizi bile zaman zaman anlayamadığınız garip, acı ama gerçek bir duygu. |
|
|
|
bihter41
Moderatör
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 07/10/08
Mesaj Sayısı : 232
Nerden : KOCAELİ
İş/Hobiler : tolgahan sayışman
Lakap : yoq
|
Konu: Tolgahan Sayışman Salı Ekim 07, 2008 9:07 pm |
|
|
Tolgahan Sayışman Dünyanın en yakışıklı adamı!
O, iki ay önce uluslararası erkek güzellik yarışması Manhunt'da 72 ülkenin yakışıklılarını sollayıp ''Dünyanın en yakışıklı erkeği'' seçildi. Artık adını çok sık duyacağımız Tolgahan Sayışman'ı sıcağı sıcağına Elele okurları için yakaladık. Çok asabi olduğunu söyleyen yakışıklı adam, artık egosunun tavan yaptığını gizlemiyor. Bir kızı önce benim beğenmem lazım, kolay tavlanmam diyen Sayışman, ne yazık ki, mankenlik kariyerinde Türkiye'de değil; yurtdışında boy gösterecek.
Bir gün uyandınız ve ''Allah'ım benim ne güzel vücudum varmış, hemen manken olmalıyım'' mı dediniz? Küçüklüğümden beri beğenilen bir çocuktum zaten. Arkadaşlarımın ve çevremin teşvikiyle üniversitede mankenliğe başladım. İkinci sınıfı bitirdiğimde bir cast ajansa görüşmeye gittim ve iki gün sonra bir reklam filmi çektim. O dönemdeki İstikbal ve Aria reklamlarından hatırlarsınız belki beni. Üçüncü sınıfı bitirdiğim yıl; yani daha 18 yaşımdayken Best Model Yarışması'na girdim ve ''Geleceğin en iyi mankeni ve Best Gentelman'' ödüllerini kazandım. O yarışmada şu anki patronum Uğurkan Erez'le tanışma fırsatı buldum. Kendisi bana ilk elemeden sonra ''Finale kalsan da kalmasan da seninle çalışmak istiyorum'' dedi. Sonrasında ise herşey çok hızlı gelişti ve ben daha 18 yaşında defilelere sıkça çıkan biri oldum. Kriterlerinizi tescillemek için mi Manhunt yarışmasına katılmaya karar verdiniz sonra? Manhunt International Türkiye Temsilcisi olan Erkan Özerman yarışmada Türkiye'yi benim temsil etmemi istedi. Aslında bu yarışmanın esas tarihi 2003 yılının sonuydu ama çeşitli nedenlerle 8 Eylül 2005'e ertelendi. Dolayısıyla ben yarışmaya neredeyse iki yıl hazırlandım. Manhunt'a giderken ''İlk beşe girersem bile bu başarı'' demişsiniz. Ne yani birincilik için güvenmiyormuydunuz kendinize? Ben kendime her zaman güvenirim ama şimdiye dek bu yarışmada Türkiye?den birinci olan kimse olmamıştı. Bu açıdan biraz uzak geliyordu birincilik. Kendimi kesin ilk 10'da görüyordum hatta ilk beşe gireceğim gibi bir iddiam da vardı ama derece yapacağımı hissettiysem de söylemedim. Hep iddialıydım yani ama bunu paylaşmadım. Sonuçta ben Jean Louis Scherer defilesine çıkan ilk Türk'üm... |
|
|
|
bihter41
Moderatör
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 07/10/08
Mesaj Sayısı : 232
Nerden : KOCAELİ
İş/Hobiler : tolgahan sayışman
Lakap : yoq
|
Konu: AŞK TUTULMASI Salı Ekim 07, 2008 9:12 pm |
|
|
Ben susuyorum ama gülümsemem konuşuyor! ‘Aşk Tutulması’ adlı sinema filminde başrolü Tolgahan Sayışman ile paylaşan Fahriye Evcen, Özcan Deniz ile yaşadığı aşkı şöyle anlattı: Fazla konuşmak istemiyorum. Zaten yüzümdeki gülümseyen ifade her şeyi anlatıyor…..
Yaprak Dökümü’nün ‘Necla’sı Fahriye Evcen ile ‘Elveda Rumeli’nin ‘Mustafa’sı Tolgahan Sayışman’ı biraraya getiren ‘Aşk Tutulması’ adlı filmin çekimleri başladı. Tims Productions& Sugarworkz ortak yapımı olan filmin yönetmenliğini Murat Şeker yapıyor. Film setinde buluştuğumuz Evcen ve Sayışman, “Gerçekten şeker gibi bir ekiple çalışıyoruz. Çok eğleniyoruz” diyor.
BANA DA FAL BAKIN! İkili arasındaki sinerji büyük. Fotoğrafları çekilirken Fahriye Evcen, “Beni Tolgahan’ı severken çekin” diye konuşuyor. Çiçeği burnunda sevgilisi Özcan Deniz hakkında ise konuşmayı istemiyor. Ama Monica Belluci’ye gerçekten de benzeyen Evcen’in yüzünden eksilmeyen gülümsemesi ve bana fal bakan menajerinden, kendisine de fal bakmasını istemesi aşkını ele veriyor…
* Öncelikle filmde canlandırdığınız karakterleri konuşalım… Fahriye Evcen: Ben ‘Pınar’ karakterini canlandırıyorum. Murat Şeker bana rolü önerdiğinde işkolik bir sigortacıyı canlandıracağımı söyledi. Ama biz ‘Pınar’ı eğlenceli bir genç kız havasına soktuk.
Tolgahan Sayışman: Ben de ailesine bağlı, babası öldükten sonra annesi ve kız kardeşine bakan, ‘Uğur’ adlı mütevazı bir ilaç mümessilini canlandırıyorum. Aynı zamanda koyu bir Fenerbahçe taraftarı. Tipik bir Türk erkeği yani. F.E.: Ama tüm Türk erkeklerine örnek olacak bir yanı da var ‘Uğur’un. ‘Pınar’ uğruna Fenerbahçe’den vazgeçiyor. (Gülüyor)
İLK BAKIŞTA AŞIK OLDUM * Fahriye Hanım bu sizin ikinci, Tolgahan Bey’in ise ilk sinema filmi olacak. Bu projeye ‘evet’ demenizin en önemli nedeni nedir? F.E.: Benim ilk sinema filmim ‘Cennet’ bir psikolojik dramdı. Bu film ise romantik komedi. Bana gelen teklifi bağlı olduğum Acans ile birlikte değerlendirirken, bu iki yapımın birbirinden farklı olmasına özellikle dikkat ettim. Henüz 22 yaşındayım. Beni her türlü filmde göreceksiniz. Ülkemizde romantik komedi yapılmıyor. Bu yüzden de, bu film bana cazip geldi. T.S.: Ben de katılıyorum Fahriye’nin söylediklerine.
* Filmde bir kaza sonucu karşılaşıp, tesadüfen birbirinize aşık oluyorsunuz… F.E.: Kız ilk etapta olmuyor aslında çünkü bir önceki ilişkisinden dolayı erkeklere güvenini kaybetmiş durumda. Bu aşk başta tek taraflı başlıyor. ‘Pınar’da sonradan gelişiyor aşk. T.S.: Bence aşk hep zamanla gelişir zaten. İlk görüşte aşık olmak var mı, yok mu bilmiyorum. Varsa da, ben hiç olmadım.
* Siz oldunuz mu? F.E.: Oldum.
* Tanıdığımız birine mi? F.E.: Cevap yok. (Kahkahalar) Ama ben filmdeki o trafik kazasının tesadüf olduğuna inanmıyorum. Bir şeylerin olacağı varsa, bir şekilde yolunu buluyor bence. Eğer filmdeki o kaza olmasaydı, başka bir yoldan tanışacaklardı. T.S.: Evet. Kader insanların yollarını bir şekilde birleştiriyor.
* Sizin yollarınızı da bu sette kesiştirdi. Memnun musunuz? F.E.: Kesinlikle. Çok iyi anlaştık. Tolgahan dünya tatlısı biri.
HANGİSİ ESAS MONİCA? * Ayrıca ‘dünyanın en yakışıklı erkeği’ sıfatını da kazanmış biri… F.E.: Evet, kızlar parçalayabilirler beni. (Kahkahalar) Ben Tolgahan’ın erkek güzeli olduğunu yeni öğrendim. O anlamda beni heyecanlandırmadı. T.S.: Fahriye de gerçekten çok güzel bir kadın bence.
* Güzel olmasaydı Monica Bellucci’ye benzetilmezdi zaten… F.E.: Monica Bellucci çok hoş bir kadın. Neyimi ona benzetiyorlar? (Gülüyor) Duruşum andırıyor. T.S.: Gerçekten çok benziyor ya! Geçenlerde İstinye Park’taydık. Monica Bellucci bir firmanın katalog yüzü olmuş. Bir Fahriye’ye baktım, bir ona; hangisi gerçek Monica bilemedim. (Kahkahalar)
* ‘Yaprak Dökümü’nde canlandırdığınız ‘Necla’, aşkı uğruna ailesini karşısına aldı. Sizler yapabilir misiniz aynı şeyi? F.E.: ‘Necla’nın davranışı mantıksızdı. Ben mantıklıyım. İnsan bazı şeyleri aşka göre şekillendirmeli ama aile çok önemli. Aşk uğruna ailem gibi önemli bir şeyi kaybedeceksem, durup düşünürüm. T.S.: Ben sevdiğim kadın için çıkarır böbreğimi masaya koyarım. En büyük hayalim de evlenip, çocuk yapmak. Ailem geçen hafta 30. evlilik yıldönümlerini kutladı. Ben de 70 yaşında el ele dolaşacağım bir kadınla evlenmek istiyorum.
SONSUZA DEK SÜREBİLİR * İnanıyor musunuz hala böyle ölümsüz aşklara? T.S.: Ben inanıyorum yaşayacağıma. Bu; doğru insanı bulmakla ilgili. Ben henüz onu bulamadım.
* Ya siz Fahriye Hanım? F.E.: Benim annem ve babam da çok mutlu. Ben de inanıyorum.
* Siz doğru insanınızı bulabildiniz mi peki? F.E.: Yorum yok. (Gülüyor)
* Siz inatla konuşmasanız da, yüzünüzdeki gülümseme her şeyi söylüyor aslında… F.E.: Evet, aynen öyle. Ben susuyorum çünkü yüzümdeki gülümseyen ifade benim yerime her şeyi söylüyor zaten. (Kahkahalar)
* Sizde net bir aşk ve dil tutulması hali var Fahriye Hanım…
F.E.: … ( Susup, gülümsüyor)
Rus kadınını cazip kılan bacak boyu değildir!Tolgahan Bey, bir röportajınızda “Rus kızları bana saldırıyor” demişsiniz. Son dönemde bizim erkeklerimiz de, Rus kızlarına saldırıyor. Neye bağlıyorsunuz bunu?
T.S.: Ben o röportajda girdiğim bir gece kulübünde yaşadığım bir anımı anlatmıştım. Türk erkekleri ve Türk kadınları Rus kadınlarını doğru düzgün tanımıyor bence. Rus kadınlar Japon geyşalar gibi dünya literatürüne geçecek kadınlardır. Rus kadınları fiziki anlamda değişiktir. Bakın; güzel demiyorum, değişik diyorum. Aşklarına tutkuyla yaklaşırlar. Spora ve sanata yeteneklidirler. Çok okurlar. Onları asıl cazip kılan bu özellikleridir, bacaklarının boyu değil! Rus kadını denince akla ‘Nataşa’lar gelmemeli! Bir kadın elbette ki erkeğe güzel gelmeli ama ben karşıma alıp, konuşabildiğim bir kadınla birlikte olmayı tercih ederim.
Aşk dolu bir çiçek almamıştım ama…Fahriye Hanım, bir röportajınızda “Bugüne kadar hayatıma çok az insan girdi ve hiçbiri bana çiçek almadı” demişsiniz. Bu açıklama gerçek mi? F.E.: Evet, doğru. Çok büyük bir aşkla kimseden çiçek almamıştım. (Gülüyor)
* Geçmiş zaman takısıyla konuştuğunuza göre, artık geçerli değil herhalde bu durum? F.E.: Vallahi geçerli olmayabilir. (Gülüyor) Bilmiyorum. O dönemde de elbette çiçek alıyordum ama beni heyecanlandıracak bir çiçek yoktu ortada. Yoksa, herkes çiçek verir birbirine. Ama çok anlamlı bir çiçek almamıştım.
* Sonradan alındı belli ki. Hatta yakın zamanda alınmış gibi…
F.E.: Bilmiyorum. Siz o dönemi sordunuz, ben de size cevabımı verdim.(Gülüyor)
Adriana Lima yerine FB maçını seçerim!Tolgahan Bey, filmde canlandırdığınız ‘Uğur’ karakteri gibi siz de bir futbol fanatiği misiniz? T.S.: Yıllarca önemli kulüplerin altyapılarında oynadım. Bunu ilk defa açıklıyorum; futbolu bıraktığım gün sabaha kadar ağladım. Sadece oynamayı değil, izlemeyi de seviyorum. Ben de ‘Uğur’ gibi Fenerbahçeli’yim. Sörf yaparken ve futbol izlerken çok rahatlıyor, her şeyi unutuyorum. Gol yemenin stresi bile bana keyif veriyor.
* Avrupa Kupası maçları sırasında; futbolun erkekler için aşktan da, seksten de daha önemli olduğu konuşuldu. Bu durum, sizin için de geçerli mi? T.S.: Bazen geçerli oluyor ya.
* Yani maç izlerken sevgiliniz içeriden size en seksi haliyle, ‘Yanıma gelir misin canım?’ diye seslense, gitmez misiniz? T.S.: Maçına bağlı. (Gülüyor)
* Yoksa kadınına mı bağlı?
T.S.: Yok, vallahi maçına bağlı. İçeriden Adriana Lima beni çağırsın, Fenerbahçe Şampiyonlar Ligi’nde final oynuyorsa hakikaten gitmem yanına. (Kahkahalar)
Aşkımdan her şeye olumlu bakıyorum!Filminizin adı ‘Aşk Tutulması’. Aşkın tarifini yapar mısınız? T.S.: Aşk bence tarifi olmayan bir duygudur. F.E.: Benim için aşk… Bilemedim vallahi bunun cevabını.
* Mesela benim için aşk sürekli gülümsemektir… F.E.: O doğru bakın, öyle bir şey var. (Gülüyor) Aşk gerçekten insanın elektriğini ve hayata bakışaçısını değiştiriyor. Aşık olduğunda birçok kötü şeyi olumsuz tarafından göremiyorsun. İnsandaki karamsarlığı yok ediyor aşk. Her şeye güzel bakmasını sağlıyor. Öyle enteresan bir gücü var gerçekten.
* Peki siz şu anda böyle bir ruh hali içinde misiniz? F.E.: Biliyorsunuz zaten. Evet, aynen böyle bir ruh hali içindeyim. (Gülüyor) Ben bunu gizlemeye gerek duymuyorum. Arkasında olmayacağım bir şey yaşamam. Eğer yaşıyorsam da onun arkasındayım. Bunun zaten açıklamasını yaptık. O yüzden fazla detaya girmek istemiyorum.
* Nasıl tanıştınız Özcan Deniz’le? Ali Sunal’la Özcan Deniz bildiğim kadarıyla yakın arkadaş. Ali Bey de ‘Yaprak Dökümü’ndeki rol arkadaşınız Gökçe Bahadır’la birlikte. Onların parmağı var mı tanışmanızda? F.E.: Alakası yok! Çok fazla bu konulara girmek istemiyorum ben. İkimiz de gerekli açıklamaları zaten yaptık. Her şey şimdilik çok güzel gidiyor. İnşallah, hep böyle devam eder. |
|
|
|
bihter41
Moderatör
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 07/10/08
Mesaj Sayısı : 232
Nerden : KOCAELİ
İş/Hobiler : tolgahan sayışman
Lakap : yoq
|
Konu: Geri: TOLGAHAN SAYIŞMAN RÖPORTAJI Salı Ekim 07, 2008 9:13 pm |
|
|
Aşkta çok tecrübesizim"
Daha önce bir çok kişiyle röportaj yapmama rağmen, tescillenmiş bir yakışıklıyla bir araya gelme fırsatına sahip olmamıştım. Onu sadece televizyondan ve dergilerde çıkan fotoğraflarından tanınıyordum. Yaptığı işte başarılı gözüküyordu. Best Model of the World seçildi, yurt dışında birçok defilede yer aldı ve şimdi de oyunculuğa başladı. Ama bilmediğimiz birçok özelliği olduğuna da emindim. Sizler için Tolgahan Sayışman ile onun bilinmeyenlerini ortaya çıkarmak üzere bir araya geldim. O, kendisine çok güvenmesine rağmen hiç de şımarık değil. Üstelik ben her ne kadar inanmasam da bugüne kadar hiç aşık olmadığını söylüyor. Ben onu meslektaşlarından çok farklı buldum. Bakalım siz röportajı okuduktan sonra onun hakkında ne düşüneceksiniz... |
|
|
|
Gizem
Admin
Yaş : 28
Kayıt tarihi : 03/10/08
Mesaj Sayısı : 321
Nerden : İstanbul
İş/Hobiler : Öğrenci
Lakap : Gazoz
|
Konu: Geri: TOLGAHAN SAYIŞMAN RÖPORTAJI Perş. Ekim 09, 2008 1:45 pm |
|
|
Tolgahan sayışmanın neredeyse tüm ropörtajlarını yazmışsın tşk ederim |
|
|
|
bihter41
Moderatör
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 07/10/08
Mesaj Sayısı : 232
Nerden : KOCAELİ
İş/Hobiler : tolgahan sayışman
Lakap : yoq
|
Konu: Geri: TOLGAHAN SAYIŞMAN RÖPORTAJI Perş. Ekim 09, 2008 6:44 pm |
|
|
BİŞEY DEĞİL CNM GÖREVİM ELİMDEN GELDİĞİNCE YAZAMAYA ÇALIŞIYORM. DAHA YENİLERİ DE GELİYO BİRAZDAN |
|
|
|
bihter41
Moderatör
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 07/10/08
Mesaj Sayısı : 232
Nerden : KOCAELİ
İş/Hobiler : tolgahan sayışman
Lakap : yoq
|
Konu: HÜLYA DERGİSİ RÖPÖRTAJI Perş. Ekim 09, 2008 6:46 pm |
|
|
İşte, son dönemde genç kızların yüreklerini hoplatan en yeni yakışıklılar; Murat Boz, Uğur Pektaş, Haluk Piyes ve Tolgahan Sayışman. Hülya dergisi onlara çok özel sorular yöneltti karşılığında ise samimi cevaplar aldı.
1- Sizce kadınlar sizi neden beğeniyor? 2- Size göre en etkileyici özelliğiniz? 3- İlişki içindeyken en zayıf ve güçlü yönleriniz nelerdir? 4- Daha çok nasıl kadınları beğeniyorsunuz? 5- Kadınlarda en nefret ettiğiniz özellikler neler? 6- Kadınlarda 'anlayamadım' dediğiniz şeyler neler? 7- Size göre bir kadının en seksi hali nasıldır? 8- Bir kadının ilgisini çekme yönteminiz nedir? 9- Romantizm sizin için ne ifade ediyor? 10- Bir ilişki yaşarken nasıl birisiniz? Neler yaparsınız? 11- İlişkide sevgilinizden beklentinleriniz nelerdir? 12- Çapkınlık ve aldatma sizin için ne ifade ediyor?
Tolgahan Sayışman
"Fazla iyimserim" 1- Beni tanıyanlar samimi, dürüst ve açık sözlü olduğum için, tanımayanlar ise yakışıklı buldukları için beğeniyorlar. 2- Bakışlarım ve mütevazılığım... 3- Zayıf yönüm fazla iyimser oluşum. Güçlü yönüm hataları ikinci kez tekrarlatmamam. 4- Esmer, uzun boylu, bakımlı, kendine güveni olan, asla yalan söylemeyen. 5- Ağzı bozuk, içki içen, devamlı kahkaha atan kadınlar... 6- Ne istediklerini hiç anlayamadım. 7- Kendinden emin, dik ve kararlı olduğu her an. 8- Olayları akışına bırakırım. 9- Duyguların en çıkarsız ve tarif edilemeyen noktaya ulaştığı dakikalardır. 10- Yerine göre kıskanç, yerine göre maço, her zaman için korumacı biriyim, sevdim mi tam severim. 11- En temiz duygularla beni sevmesi. 12- Herkes çapkındır, ama dizginlemesini bilmeli. |
|
|
|
bihter41
Moderatör
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 07/10/08
Mesaj Sayısı : 232
Nerden : KOCAELİ
İş/Hobiler : tolgahan sayışman
Lakap : yoq
|
Konu: Geri: TOLGAHAN SAYIŞMAN RÖPORTAJI Cuma Ekim 10, 2008 6:22 pm |
|
|
DÜNYANIN EN YAKIŞIKLI ERKEĞİ MUNHUNT 2005 TOLGAHAN SAYIŞMAN
* "Dünyanın En Yakışıklı Erkeği" seçildin... Böyle bir ünvana sahip olmak nasıl bir duygu? Bu sonucun hayatınıza yön verdiğini düşünüyor musunuz? Böyle bir ünvana sahip olmak gercekten cok güzel bir duygu ama daha önemlisi bu ünvanı ülkemize ilk kez kazandırdığım,bunu ilk yaşayan Türk olduğum için dahada mutluyum.Bu unvan elde ettiğim günden itibaren hayatıma yön vermeye başladı.Bu ünvanın getirisi olabilecek sektörlerde hizmet verdiğim için ( modellik,oyunculuk) hayatıma yön vermeside normal…
* Peki sen kendini yakışıklı buluyor musun? Ben eğer bölesine bi ünvandan sonra yok hayır kendimi çokda yakışıklı bulmuyorum demem sanırım komik olur.Ama genede bunu kendimden çok başkalarının sölemesi daha önemli vede mütavaziliği her şeyden önde tutuğum içinde beni oldukça sıkıntıya sokan bir soru bu…
* En büyük hedefinin oyuncu olmak olduğunu duyduk... Bu yarışmaya katılmak oyunculuk için bir basamak mıydı? Ewet en büyük idealim oyuncu olmaktı vede yavaş yavaş adım atmaya başladım .aslında bu yarışma öncesinde de uzun bir süre oyunculuk eğitimi aldım ekoldramada okudum ,Ayla Algan daha sonrasında Hüseyin Avni Danyal gibi çok önemli isimelrden eğitim gördüm ama bu yarışmadaki derecem ve sonrasında elde ettiğim popülerite benim başrol teklifleri almama neden oldu bende bunu en iyi şekilde değerlendirmeye çalışacam. * Hedeflediğiniz bir proje var mı? Canlandırmak istediğiniz bir karakter? Şu an yakında yayına girecek maçolar adlı dizi projesinin çekimlerine başladık.şu anda tüm konsantrasyonumu oraya verdim rolümde çok dişi ve özeliklede beni zorlayacağı için bu rolü tercih ettim.
* Tolga Sayışman'nın en büyük hedefi ne? En büyük hedefim şu an için bir sinema filminde rol almak
* Önümüzdeki günlerde bir tv dizisiyle ekranlarda olacaksın... Bize biraz bu projeden bahseder misin? Yukarıda biraz bahsettim.adı maçolar ,cok değişik tatda bi iş olucak diye düşünüyorum bir mafya ailesinin taraji komik hikayeleri…benim rolüm ise tatlı serseri,asi bir çocuk olacak
* Oyunculukta iddialı mısın? Ewet iddalıym,çok iyi işler başarabileceğimi düşünüyorum yeterki biraz doğru fırsat ve imkanlar önüme çıkmış olsun…
• Oyunculuğunu beğendiğin isimler kimler? Haluk Bilginer,Kenan İmirazlıoğlu,Ozan Güven,Fırat Tanış,Fikret Kuşkan
* Ya mankenlerden? Kenan İmirzalıoğlu,Yasenim Ergene,
* Manken olarak mı oyuncu olarak mı anılmak istersiniz? İki biçimdede
* Podyum dünyasındaki kutuplaşma için ne düşünüyorsunuz? Sizce ülkemizde mankenliğin bir meslek olarak görülmemesinin nedeni nedir? Kutuplaşma vs gibi konularda konuşmak istemiyorum ama bir meslek olarak görülmemesindeki neden bu meleğin magazinler önünde yanlış bir acıdan yansıması vede belli bir yaşa kadar olması diye düşünüyorum..
* Oyunculuğa bakışın nasıl? Oyunculukbundan sonra benim hayatımda daha çok yer almasını istediğim meslek ,ümid ediyorumki olurda,ama çok zor ,özveri ve çok gayter isteyen bir meslek..
* Son dönemlerde çok tartışılan konulardan biri "Topmodel kime denir?" sorusu... Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bana göre top model domellik mesleğinin zirvesinde olan ,yaptığı işlerle herkesimin beğenisini kazanmış gerek podyumda gerek fotomedellikte en tercih edilen model dir…
* Sence bir "Topmodel" de olması gereken özellikler neler olmalı? Bence bir topmodelde şu olmalıdır bu olmalıdır demek yanlış olur ,örneğin kate mossda topmodel,naomi campellde ama ne kadar farklı iki tip bakarsanız…
* Peki sence Türkiye'de "Topmodel" var mı? Varsa kimler? Türkiyede sayacağım isimlerde sadece bizim ülkemiz açısından birer topmodel ama onlarda dünya çapında model değiller. * Mankenlik camiası içinde sizce dostluk, arkadaşlık kavramları var mı? Sadece bu camiada değil geri kalan tüm meslek grupları içerisinde ne kadar varsa buradada aslında okadar var .sonucta rekabetin olduğu ortamlarda bu dostluktan bahsetmek zor oluyor.
* Biraz da moda... Moda dünyasının içinde olmak giyim tarzınızı etkiliyor mu? Tabiî kide etkiliyor .Birkere gelecek trendleri daha önceden bilmenizi ve görmenizi sağlıyor ayıcada yaratıcılığnızda bi şeklde arttırıyor aslında ve kendinizi daha iyi tanıdığınız için yakışanı daha rahat secebiliyosunuz.
* Ne tarz kıyafetleri tercih ediyorsunuz? Günlük hayatımda daha spor ve rahat t-shirt ve Jeanları tercih ediyorum.özel bi davet ve gecelerde ise dar ve ya iatalyan kesim ceket ve gömlerkleri tercih ediyorum. * Favori renkleriniz? Siyah ,beyaz,kırmızı * Giyimde takıntılarınız var mıdır? Ceket ve aksesuvar(saat ,kolye vb..) * Tercih ettiğiniz markalar var mı? Özelikle şu bu diyemem aslında… * Sporla aranız nasıl? Sporla aram gayet iyi..devamlı olarak spor yaoıyorum ,spora vakit ayırmaya çalışıyorum.
* Formunuzu korumak için neler yapıyorsunuz? Okuyucularımıza verebileceğiniz küçük tüyolar var mı? Yediklerine ve içtiklerime dikkat ediyorum ve kesinlikle spor yapıyorum.bu işler unutulmasın ki kalori matematiğidir.
* Dünyanın en yakışıklı erkeği olmak isteyenlere neler önerirsin:) önce üniversitelerini bitirsinler ,çok kitap okusunlar,mutlaka spora vakit ayırsınlar ,sigara ve içkiden uzak dursunlarve inançlı olsunlar.. |
|
|
|
bihter41
Moderatör
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 07/10/08
Mesaj Sayısı : 232
Nerden : KOCAELİ
İş/Hobiler : tolgahan sayışman
Lakap : yoq
|
Konu: Geri: TOLGAHAN SAYIŞMAN RÖPORTAJI Cuma Ekim 10, 2008 6:23 pm |
|
|
Çin’de Türkiye’yi temsil edecek
Tolgahan SAYIŞMAN / 23 (2002 Best Model İkincisi)
Best Model yarışmasının tescilli yakışıklılarından Tolgahan Sayışman, 2.5 yıl önce arkadaşlarının teşvikiyle mesleğe adım atmış. İşe başladıktan kısa süre sonra da 2002 Best Model ikincisi olmuş. Ardından Uğurkan Erez Ajans’la çalışmaya başlayan 1981 doğumlu Sayışman, gelecek ay Çin’de yapılacak International Manhunt yarışmasında Türkiye’yi temsil edecek. Hedefinin çok iyi yerlere gelmek olduğunu söyleyen Tolgahan Sayışman ‘Doğuş Üniversitesi İşletme bölümünü yeni bitirdim ve Uğurkan Erez’le iyi işler yapıyorum’ diyor.
Magazin basını kadın mankenlerin kazancını artırıyor
Kadın meslektaşlarının kazancının kendilerininkiyle kıyaslanamayacak kadar yüksek olduğunu söyleyen genç mankene göre bunun nedeni magazin basını ve renkli aşk hayatları: ‘Bayan mankenlerin magazin basınında ünlü birileriyle görüntülenmeleri kazançlarını artırıyor. Onlar defileden çok çıktıkları tanıtımlarla para kazanıyor ve tanınıyorlar. ’
Varsa yoksa mayo ve iç çamaşırı defileleri
Eski mankenlerden Atilla Saral, Yaşar Alptekin ve İsmet Özhan gibi mankenlerin daha medyatik olmalarını neye bağladığı sorulduğunda ise Tolga Sayışman’ın yanıtı, ‘Onların zamanında Televole kültürü yoktu. Moda ve aktüalite programlarında haberleri çıkardı. Bizim örnek aldığımız mankenler onlardır. Şimdiyse varsa yoksa mayo ve iç çamaşırı defileleri’ oluyor.
Rus kadınlar beni parçalacaktı
Hayranları çok... Hatta bu hayranlık fanatizme doğru gidiyor söylediklerine göre... Kadınlar tarafından birçok kez tacize uğradığını belirten Sayışman; ‘İngiltere’de ve Paris’te başıma geldi. Özellikle Rusya’da kadınlar tarafından parçalanacaktım. Türkiye’deki kadınlar daha çekingen kalıyor’ diyor. Mesleğinin bazı kesimlerde jigololukle eşdeğer görülmesine ise tepkili. ‘Jigololuk yapan kişiler kendilerini manken olarak tanıtıyorlarsa, bunda bizim suçumuz yok. Ben erkek mankenlerin öyle bir şeye teşebbüs ettiğini sanmıyorum. Aynı sıkıntıyı bayan mankenler de yaşıyorlar’ diyen Sayışman gelecek için kafasında iki yolun olduğunu belirtiyor:
‘Televizyonda muhakkak şansımı denemek istiyorum. Ama daha sonra yine bu sektöre hizmet etmek niyetindeyim. Belki koreograf olabilir, sahne arkasına geçebilirim’ diyor. |
|
|
|
bihter41
Moderatör
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 07/10/08
Mesaj Sayısı : 232
Nerden : KOCAELİ
İş/Hobiler : tolgahan sayışman
Lakap : yoq
|
Konu: Geri: TOLGAHAN SAYIŞMAN RÖPORTAJI Cuma Ekim 10, 2008 6:27 pm |
|
|
24 yaşında, gülünce gözleri çizgi olan bir esmer güzeli Tolgahan Sayışman. 13 yıldır dünyanın en yakışıklı erkeğini seçen Manhunt yarışmasının, bu yıl 8 Eylül’de Güney Kore’de yapılan elemelerinde o ‘Dünyanın en yakışıklı erkeği’ seçildi. 13 yıldır dünyanın çeşitli yerlerinde yapılan yarışmada, bu güne kadar Türkiye’den dereceye girip, ancak ikinciliğe kadar çıkabilen sadece Berke Hürcan var.
Tolgahan Sayışman’ı ‘Gözüm bir yerden ısırıyor’ diyenler varsa, 2002 yılında Kıvanç Tatlıtuğ’un Best Model seçildiği yarışmayı hatırlıyorlardır. Sayışman o yarışmada Tatlıtuğ’un ardından ikinciydi. Dünyanın en yakışıklısı seçilince işler de açılıyor elbette. Mercedes, aralık ayında çekimlerine başlayacağı yeni reklam filmleri için onu gözüne kestirdi. Televizyonda ve bilboardlarda yeni yüzü olarak onu kullanacak.
Dünyanın en yakışıklısı seçilince insanın başına sokakta neler geliyor?
- Önce ‘O mu, değil mi’ diye bakıyorlar. İki gün önce bir arkadaşımla yemeğe çıktık. Yan masadaki bir grup kız önce süzdü, sonra fısıldaşmalar başladı. Kendilerine göre not veriyorlardı. Ortaokul ve lisede de popülaritem vardı ama 2002 yılında üniversite arkadaşlarımın ısrarlarına kadar bu konu üstünde çok düşünmemiştim. Aynaya bakıp elim yüzüm düzgün demek başka, bir de etrafınızdakilerin bunu size sürekli söylemesi başka. Arkadaşlarım beni zorlamasaydı 2002 yılındaki Best Model Of Turkey yarışmasına katılmayacaktım bile.
Yakışıklılık insanı şımartıyor mu?
- Ben zaten son üç dört yıla kadar utangaç biriydim. Hiçbir şımarıklığım, sivriliğim yoktu. Şimdi bile pozlar verdiğimde, podyumda yürüdüğümde o utangaç çocuktan bu nasıl oldu diye düşünüyorum.
Manhunt yarışmasına gidişiniz, dereceye girmeniz nasıl oldu?
- 2002’de Best Model yarışmasında ikinci olunca, 2003 yılında Çin’de yapılacak Manhunt yarışmasına katılmam istendi. Fakat o yıl Sars yüzünden yarışma, 2005 yılında Seul’de yapılmak üzere ertelendi. Ben o arada Uğurkan Erez ajansında mankenliğe devam ediyordum zaten. Yani yarışmaya oldukça uzun bir süre hazırlandım, sonucunu gördüm.
YARIŞMA BİTTİ, YEMEDİĞİMBAKLAVA BÖREK KALMADI
Kadınlar vücudunu korumak için Çin işkencesi çekiyor, siz ne yapıyorsunuz?
- Ben de Çin işkencesi çekiyorum merak etmeyin. Sürekli spor yapıyorum, çok sıkıcı bir beslenme düzenim var. Özellikle yarışmaya hazırlanırken aylarca tavuk ve yumurta beyazından başka bir şey yemedim. Bugün olsa o diyeti yapabilir miyim bilmiyorum. Zaten yarışma bittikten sonra, iki hafta boyunca yemediğim baklava, börek kalmadı.
Anneniz, ‘Benim oğlum dünya güzeli’ diye gurur duymuştur.
- Evet, o beni ‘Güzel oğlum’ diye severdi zaten, tescilli oldu şimdi. Ama akrabalarım, ‘çocukken daha güzeldin, büyüyünce çirkinleştin’ diyorlar. Çocukluğumda annem beni markete götürdüğünde, herkes beni sevmek isterdi.
Kaç kardeşsiniz, ailenin geri kalanları da güzel mi?
- 14 yaşında bir kızkardeşim var.
Bitirim mi yoksa demokrat bir abi misiniz?
- Bazen bitirimim. Ama ikisinin ortasını bulmaya çalışıyorum.
Etrafınızda bol bol 14 yaş grubundan hayran vardır o zaman.
- Henüz kızkardeşimin arkadaşları ev baskınlarına başlamadı ama okula her gün fotoğraf yolluyorum.
Peki, hani şarkıdaki gibi ‘Nereden bu kaşın gözün temeli’?
- Ne anneme ne de babama benziyorum. Babam Selanik göçmeni ama esmer, annem de Trabzonlu ama sarışın. Vücut yapım sadece babama benziyor.
Yakışıklısınız o kadar mı yoksa başka özellikleriniz de var mı?
- İşletme mezunuyum, ne sigara ne içki içerim, özüm sözüm birdir tanıyan bilir, inançlıyım. Daha ne olsun?
Edebiyat, şiir, yazı, kitap?
- Annemin çok büyük bir kütüphanesi var ama ben bu konuda ona hiç yetişemedim. Daha ziyade futbol ve tenise merakım var. Fenarbahçe taraftarıyım.
PODYUMDA NE YÜRÜMEYİNE BAKMAYI BİLİYORDUM
Madem dünyanın en yakışıklı erkeği seçildiniz. Size Türkiye’den başka kapı açan bir ülke oldu mu? Yurtdışında herhangi bir ajansla çalışıyor musunuz?
- Asıl getirisi yurtdışı oldu zaten. Asya kıtasının en büyük mankenlik ajansı Calcaries’le iki yıllık sözleşme imzaladım. Her yıl için 100 bin dolarlık sözleşmem var. Salı günü Pekin’e gidiyorum. Oradan Hong Hong, Singapur, Malezya ve Filipinler’e gideceğim. Sonra dönüp Best Model Of The World yarışmasının jürisine geleceğim. Ardında da Milano ve Paris var.
Mercedes Benz’in reklam yıldızı olacakmışsınız. Niye sizi seçtiler, nasıl oldu, ne yapacaksınız? Televizyon reklamları mı, bilboardlar mı?
- Manhunt seçilince, Mercedes 2005-2006 yılı Asya tanıtımlarını benimle yapmaya karar verdi. Bu Aralık’ta reklam filmi çekeğiz, bilboardlar da hazırlanacak.
Mankenlikten başka bir şey yapıyor musunuz?
- Geçtiğimiz yıl Ayla Algan’dan altı ay oyunculuk dersleri aldım. Aman aman olmayan bir rolde bu yıl oynayacaktım ama yarışmadan sonra çok yoğun olunca olmadı. Onun öncesinde de tezimi bitirmek için uğraşıyordum, başka bir şey yapmak için kafam rahat değildi.
Neydi teziniz?
- İstatistik.
Oyunculuğunuzu nasıl değerlendiriyorlar?
- Özellikle Ayla Algan bana çok güvendi. Tabii her şey kilometre işi. Mankenliğe ilk başladığımda ne yürümeyi, ne bakmayı biliyordum. Ama yaptıkça öğreniyorsunuz. Oyunculukta o kadar sıfırdan başlamak mümkün değil. O yüzden altyapı oluşturmam lazım.
Sarışın erkek tercih eden kadına pek rastlamadım
En sıradan kadın manken, en iyi erkek mankenden daha popüler. Niye?
- Dünyada da böyle, Türkiye’de de. Aralarındaki uçurum çok. Erkek mankenler yurtdışında işlerini doya doya yapabiliyor hiç olmazsa. Sadece erkek mankenlerin çıktıkları moda haftaları var. Burada ancak 10 erkek manken bu işin ekmeğini yiyebiliyor. Erkek giyim firmalarının yaptıkları defileler hiç ilgi görmediği için, firmaların içinden defile yapmak bile gelmiyor.
Gazetelerdeki arka sayfa güzellerini nasıl değerlendiriyorsunuz. Sizce hangi erkek manken bu yıkılamayan tabuyu yıkacak?
- Bu ülkede kadın okuyucu yok mu anlamıyorum? Kadınlar da mı arka sayfadaki kadınlara ilgi duyuyor. Kadınlar arka sayfada erkek güzeli görmek istemez mi? Kadın dergilerinin, genç kız dergilerinin kapaklarına bakıyorum, hepsinde kadın var. Hiç mi erkek olmaz? Genç kız erkeğe bakmak istemez mi? Ben bunlara şaşırıyorum.
Güzellere nedense hep aptal muamelesi yaparlar. Siz böyle bir şeyle hiç karşılaştınız mı?
- Çevremdeki güzel kadınlar aklıma geliyor, bir ya da iki kişidir çok da akıllı olmayan. Bunu niye genele vururlar, nerden bunu uyduruyorlar bilmiyorum. Kendimle ilgili böyle bir şeyle hiç karşılaşmadım.
Son yıllarda esmer erkekler yükselişte, objektif olup cevap verin. Sizce esmerler daha mı çekici?
- Kesinlikle öyle. Özellikle yurtdışında esmerlere dafa fazla ilgi var.
Sarışınlar?
- Sarışınlarda esmerlere göre bir şeyler eksik kalıyor. Çok güzel sarışınlar var ama çekici değiller. Esmerlerin havası sarışınlarda olmuyor. Tercihi sarışın olan kadına pek rastlamadım.
Gün gelecek bu saçlar, bu kaslar size de ihanet edecek. O günleri düşünüp yatırım yapacak mısınız, yoksa anın keyfini mi çıkarıyorsunuz?
- Bizim kaslarımız asla bir vücutçu gibi olmaz zaten. Kıvamında kas yapınca sorun da olmuyor. Düzenli olarak fitness’a gidiyorum.
Gece hayatı?
- Gece hayatım çok yok, nadiren çıkıyorum. Ailemle yaşıyorum zaten. Arkadaşlarım yanımda olsun yeter, mekán önemli değil.
Artık her yakışıklıyı niye jigola veya **** sanıyorlar?
- Benim için böyle şeyler söyleyenler varsa, Allah’a havale ediyorum. İlahi adalete çok inanırım. Bu tür şeyler söyleyenler kötü kalplidir. Kötü kalplilere de yapacak bir şey yoktur zaten.
YAKIŞIKLI DEYİNCE BRAD PITT, GÜZEL DEYİNCE LİMA VE FONTANA
Sizce yakışıklı deyince kim akla gelmeli?
- Brad Pitt. Hem bebeksi bir ifadesi var, kaldı ki bahsettiğimiz kişi 40 yaşın üzerinde, hem de erkeksi hatlara sahip. Çok güzel bir karışım. Bence yakışıklı o. Güzel kadınları sormayacak mısınız?
E, sırası var ama besbelli söylemek için yanıp tutuştuğunuz birileri var.
- Evet. Adriana Lima ve Isabeli Fontana’yı çok beğeniyorum. İkisi de Brezilyalı top model, ikisi de esmer. Birbirlerine benziyorlar zaten. Yani ben esmer seviyorum da.
BİLİYORUM Kİ KADINLARA KESİNLİKLE YALAN SÖYLENMEMELİ
Kadınlarla aranız iyi galiba?
- İyi, güzel. Olması gerektiği gibi. Seviyorum kadınları.
Henüz genç olmanıza rağmen, kadınlarla ilgili çıkardığınız dersler var mı?
- Asla çok fazla sırrını söyleme.
Kadınlardan şimdi uçan tekme yiyeceksiniz...
- Açık sözlüyüm. Bir de kadınlara kesinlikle yalan söylenmemesi gerektiğini biliyorum. Çünkü hissediyorlar. O yüzden hiç yalan söylemedim ama söylememem gerekenleri de söylemedim. Onlar yalan sınıfına girmiyor. |
|
|
|
bihter41
Moderatör
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 07/10/08
Mesaj Sayısı : 232
Nerden : KOCAELİ
İş/Hobiler : tolgahan sayışman
Lakap : yoq
|
Konu: Geri: TOLGAHAN SAYIŞMAN RÖPORTAJI Cuma Ekim 10, 2008 6:38 pm |
|
|
Ölümüne severim! Fahriye Evcen'le 'Aşk Tutulması' adlı sinema filminde rol alan Tolgahan Sayışman nasıl bir aşık olduğunu anlattı: Seversem ölümüne seven biriyim. Beni tanıyanlar, 'Senin aşık olmandan korkuyoruz' der!
Beyazperdede görünmek benim için heyecan verici
atv'nin izlenme rekorları kıran dizisi 'Elveda Rumeli'nin yakışıklısı Tolgahan Sayışman, tam bir sinema aşığı: Dizi oyunculuğu çok güzel ama sinema başka! Kendimi beyazperdede görecek olmak beni çok heyecanlandırıyor..
Üç yıl önce Güney Kore'de erkek güzellik yarışması 'Manhunt International'da birinci seçilen Tolgahan Sayışman, mankenlikle başladığı kariyerine oyuncu olarak devam ediyor... Geçtiğimiz sezon atv'nin reyting rekortmeni dizisi 'Elveda Rumeli'de rol alan Sayışman, bu yaz başında da 'Yaprak Dökümü'nün 'Necla'sı Fahriye Evcen ile 'Aşk Tutulması' filminde başrol oynadı. 24 Ekim'de vizyona girmesi beklenen romantik komedi tarzındaki 'Aşk Tutulması'nda 'Uğur' adlı bir futbol fanatiğini canlandıran Tolgahan Sayışman, "Benim gibi bir sinema sevdalısı için kendini beyazperdede görmek çok heyecan verici olacak" dedi. Sevince ölümüne sevdiğini, aşkı için herşeyi göze aldığını belirten yakışıklı oyuncuyla aşk, kadınlar ve 'Aşk Tutulması' filmini konuştuk.
EKRANDA ABARTI BEĞENİLİYOR * İlk kez bir sinema filminde rol almak nasıl bir duygu?
Gerçekten çok güzel ve özel bir duygu. Özellikle benim gibi sinema düşkünü birinin kendini beyazperdede görecek olması çok heyecan verici. Bu açıdan gerçekten çok mutluyum.
* Sizi önce 'Dünya Erkek Güzeli' olarak tanıdık, sonra oyunculuğa geçtiniz. 'Elveda Rumeli'deki performansınızla da beğeni topladınız. Dizi ile sinema filmi oyunculuğu arasında ne tür farklar gözlemlediniz?
Diziyle sinema birbirinden farklı işler. Dizilerde oyunculuk anlamında çok fazla antrenman yapma şansına sahip oluyorsunuz. Böylece sinemaya hazırlanabiliyorsunuz. Çünkü dizilerde her şey hızlı gerçekleşiyor. Sinemada ise daha fazla zamanınız var. Bir karakteri çıkartmak ve sahnelerdeki duruş açısından sinema filminde yeterli vakte sahipsiniz.
* Sinema ile televizyon izleyicisi arasında da fark olduğunu düşünüyor musunuz?
Evet kesinlikle. Dizilerde televizyon ekranında olduğunuz için oyununuzu ne kadar büyütürseniz, ne kadar abartırsanız o kadar daha beğeniliyorsunuz. Fakat sinemada mümkün olduğu kadar minimal oynamak durumundasınız. Bence en büyük fark bu...
AŞK, KOMEDİ VE FUTBOL BİRLİKTE * 'Aşk Tutulması' nasıl bir film oldu?
Türk Sineması'nda uzun zamandır yapılmayan romantik komedi bir film oldu. 70'li yıllarda Yeşilçam'da izlediğimiz filmlere yakın bir iş yaptık. Seyircinin sıkılmadan yorulmadan izleyeceği ve dinlenmiş bir şekilde sinema salonundan ayrılabileceği bir film 'Aşk Tutulması'...
* Ne anlatıyor film? Filmde; 'fanatik bir futbol taraftarı takımına olan aşkını ve sadakatini bir kadına da gösterebilecek mi?' sorusuna cevap arıyoruz. Futbolseverlerin karşısındaki kadınların ne durumda kaldıklarını, neler düşündüklerini, o erkeklerin kadınlara yaklaşma konusundaki beceriksizlik ve şaşkınlıklarını izleyeceğiz filmde. Aşk var, komedi var, futbol var. Herkese yönelik bir şey var filmde.
* Daha fazla seyirciye ulaşmak açısından bu konu seçimi stratejik değil mi? Bu unsurların birleşmesi bir gişe beklentisi getiriyor tabii ki. Sonuçta futbolun ülkemizde ne kadar popüler olduğunu tartışmaya gerek yok. Filmlerin çoğunda zaten muhakkak bir şekilde aşk teması işlenir. Bunların ikisini bir arada görüyor olmak, çok fazla rastladığımız bir durum değil. Filmin çıkış noktası, 'popüler konuları bir araya getirip gişeden rant sağlayalım' değil! İzlenebilir, keyifli bir iş yapmış olmak önemli. Gişeden çok, izleyenin mutlu ayrılması benim için daha önemli. 'UĞUR'
BANA ÇOK BENZİYOR * 'Yaprak Dökümü'nün 'Necla'sı Fahriye Evcen'le nasıl bir ikili oldunuz? Çok iyi uyum sağladık, çok eğlendik. Çekimlerde yarattığımız olumlu enerjinin beyazperdeye güzel yansıyacağını düşünüyorum.
* Filmde nasıl birini canlandırıyorsunuz? Kendime çok yakın 'Uğur' adlı bir karakteri canlandırıyorum. Ailesiyle yaşıyor, aile hayatına özen gösteriyor. Özellikle babasını kaybettikten sonra kız kardeşinin geçimini sağlamaya çalışan mütevazı bir mahalle delikanlısı. Günün birinde, aşka küsmüş işkolik bir kıza aşık oluyor ve hayatı altüst oluyor. Bir kadın karşısındaki şaşkınlığını ve çaresizliğini görüyoruz...
* Peki size göre tutkulu bir taraftar aşık olduğu bir kızla takımı arasındaki dengeyi nasıl sağlar? Siz böyle bir durumda ne yapardınız? Bilmem, hiç düşünmedim! Özellikle bir strateji yaratmadım. (Gülüyor)
* Nasıl bir aşıksınız? Tutkulu musunuz? Evet! Aşık olduğum zaman her şeyi göze alabilirim. Bunu laf olsun diye söylemiyorum. Seversem ölümüne seven biriyim. Çıkarsızdır benim ilişkilerim. Tutkulu bir aşığım ve sonuna kadar giderim. Beni çok yakından tanıyan insanlar bana, 'Senin aşık olmandan korkuyoruz' der!
* Ölümüne seven biri olarak evliliğe bakış açınız nedir? En büyük hayalim evlenmek, çoluk çocuğa karışmak. Kız babası olmak istiyorum.
* Ne zaman evleneceksiniz peki? Maddi ve manevi açıdan kendimi güçlü hissettiğim zaman evlenmeyi isterim. Ama bu aşık olduğum kişiye göre de değişebilir.
* İlk görüşte aşka inanır mısınız? Hiç yaşamadığım için bilemiyorum... |
|
|
|
bihter41
Moderatör
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 07/10/08
Mesaj Sayısı : 232
Nerden : KOCAELİ
İş/Hobiler : tolgahan sayışman
Lakap : yoq
|
Konu: Geri: TOLGAHAN SAYIŞMAN RÖPORTAJI Cuma Ekim 10, 2008 6:46 pm |
|
|
"Aşka zaman yok..."
Tolgahan Sayışman Manhunt birincisi olup dünyanın en yakışıklı erkeği olarak anılmaktan terfi etti, artık 'Tıbbıyeli' Mustafa olarak biliniyor.
Elveda Rumeli'yle hayal ettiği gibi bir dizide oynama fırsatı yakalayan Tolgahan'ın şimdi de sinema filmi hayali gerçek oldu. Genç oyuncunun başrollerini Fahriye Evcan'la paylaştığı Aşk Tutulması adlı romantik komedi, 24 Ekim'de vizyonda.
İki yıl önce Dünya Manhunt Birincisi olduğunda konuşmuştuk seninle. O günden bugüne neler değişti?
Çok şey değişti hayatımda. İki sene önce konuştuğumuzda yurtdışından gelmiş tekrar yurtdışına gidiyordum. O dönemki hayallerimden, hedeflerimden bahsetmiştik. Bugün baktığımız zaman o gün hayal ettiklerimi gerçekleştirdiğimi görüyoruz. Şimdi onu üstüne konuşmak bana çok keyifli geliyor. Oyunculuk üstüne konuşmuştuk ama oyunculuğa hiç adım atmamıştım. Sadece eğitim aldığımı söylemiştim. En büyük hayalim sinema filmi demiştim. Bugün hem dizi yaptım hem sinema filmi... |
|
|
|
Gizem
Admin
Yaş : 28
Kayıt tarihi : 03/10/08
Mesaj Sayısı : 321
Nerden : İstanbul
İş/Hobiler : Öğrenci
Lakap : Gazoz
|
Konu: Geri: TOLGAHAN SAYIŞMAN RÖPORTAJI C.tesi Ekim 25, 2008 5:53 pm |
|
|
TOLGAHAN SAYIŞMAN KAPAK OLDU
2005 yılında Dünya Erkek Güzeli olan, 'Elveda Rumeli' dizisinin başarılı oyuncusu Tolgahan Sayışman, Makedonya'da bir dergiye kapak oldu. Ego adlı dergide Sayışman için şunlar yazıldı: "Yetenekli, yakışıklı, Hollywood'a göz kırpan Türk aktör. Sadece Balkanlar'da yaşayan Türkler'in değil, Makedonlar'ın da ilgisini çekiyor. Türk TV'lerinde çok seyredilen bir dizinin yakışıklı aktörü. Bugünlerde 'Aşk Tutulması' adlı sinema filminde yer alıyor."
Kaynak:sabah.com.tr |
|
|
|
Gizem
Admin
Yaş : 28
Kayıt tarihi : 03/10/08
Mesaj Sayısı : 321
Nerden : İstanbul
İş/Hobiler : Öğrenci
Lakap : Gazoz
|
Konu: Geri: TOLGAHAN SAYIŞMAN RÖPORTAJI Paz Ekim 26, 2008 8:50 pm |
|
|
Tolgahan Işık Fahriye Doruk! Çok yakıştılar Türk işi romantik-komedi 'Aşk Tutulması'nın yönetmeni Murat Şeker, oyuncuları Tolgahan Sayışman ile Fahriye Evcen'i övdü: Eski Yeşilçam filmlerindeki 'Ayhan Işık- Belgin Doruk' ya da 'Ediz Hun- Hülya Koçyiğit' gibi romantik filmlerin yeni ikilisi olacaklar. ECE SARUHAN
Kaynak sabah.com.tr |
|
|
|
Gizem
Admin
Yaş : 28
Kayıt tarihi : 03/10/08
Mesaj Sayısı : 321
Nerden : İstanbul
İş/Hobiler : Öğrenci
Lakap : Gazoz
|
Konu: Geri: TOLGAHAN SAYIŞMAN RÖPORTAJI Paz Ekim 26, 2008 8:56 pm |
|
|
Orangutan ruhlu erkekler bu filmle aşkı hatırlayacak! 'Aşk Tutulması' filminin yönetmeni Murat Şeker, gerçek aşkın unutulmaya yüz tuttuğunu söyledi ve ekledi: İnsan erkeği ve orangutan erkeği ayın her günü sperm üretiyor. Bu yüzden, erkek aldatıyor. Bu film, içinde orangutanlık olan erkeklere bile gerçek aşkın sinerjisini yayacak... Türk Sineması'nın modern çağlardaki ilk romantik komedi filmi 'Aşk Tutulması', 24 Ekim'de vizyona girdi. Fanatik bir Fenerbahçe taraftarı olan Uğur'la, bir kaza sonucu tesadüfen karşılaştığı Pınar arasındaki aşkı anlatan filmde; başrolleri Tolgahan Sayışman ve Fahriye Evcen paylaşıyor. Filmde anlatılan aşk, günümüzün saman alevi gibi parlayıp sönen ve dudaktan kalbi ıskalayıp başka yerlere inen aşklarına benzemiyor. Filmdeki tüm ilişkiler içten, sıcak, naif ve neşeli. Filmin ortak yapımcısı, yönetmeni ve senaristi Murat Şeker, özellikle ağlak ve karanlık bir aşk filmi çekmediğini söylüyor ve ekliyor:
KAZA GELİYORUM DESİN! "Ya kanamalı, içinde kan, ter, sidik ve gözyaşı olan ağlak bir film çekecektim ya da aşkın romantik ve büyülü kısmını güleryüzlü bir şekilde anlatacaktım. İkinciyi seçtim. Filmin modern bir Pamuk Prenses masalı havasında akmasını istedim. Çünkü biz masallarla büyüdük. Bu film, zamanında okuduğu ya da dinlediği aşk masallarını unutan herkese, o masalları hatırlatacak hatta daha güzellerini yazdıracak." İnsan filmi izlerken bir köşesi, "Hadi canım, böyle aşklar filmlerde kaldı" derken, öteki köşesi ona, "Kes sesini, izle ve niyet et" diye haykırıyor. İnsan, filmdeki aşıkları buluşturan türden bir kazanın 'geliyorum' diye bangır bangır bağırmasını istiyor. Murat Şeker filmdeki bu sinerjinin yayılacağından çok emin. "Ben bu filmi boşuna çekmedim. Eminim ki izleyen herkes, zincirleme aşk kazaları yaşayacak" diyor...
ERTEM EĞİLMEZ TARZINDA * Öncelikle filmin adıyla başlayalım. Neden 'Aşk Tutulması'? Ben iktisat ve sinema okudum. Bilimadamı olamamak içimde kaldı. Bu yüzden, aşkı bilimsel olarak anlatan bir ismi tercih ettim.
* Bu bilimsellik duygusallıkla iç içe geçmiş ama. Filmde 'Eğer benim yüreğim bir dünyaysa, sen de bir yıldızsın. Sen kayarsan, ben ölürüm' ya da 'Aşk bir vakit kaybı olsa bile, adam gibi adam için o vakti kaybetmeye değer' gibi cümleler var... Arada öyle edebi laflar etmek lazım. (Gülüyor) Filmin içine aşkın tüm çağrışımlarını serpiştirdim.
* Filmde Ertem Eğilmez filmlerinin havası var. Sıkı aile ve komşuluk ilişkileri ve gerçek aşk gibi artık kaybetmeye başladığımız değerlere özellikle mi vurgu yaptınız? Evet. Benim kendime en yakın gördüğüm yönetmen Ertem Eğilmez'dir. Ben de onun gibi hem mizahı, hem de yaşam sevincini ve umudu kaybetmemeyi çok önemserim. Filmde de bu ruh var. Ben, bu filmde aşkı kutsuyorum. Kendim de dahil herkese saf ve temiz sevmeyi hatırlatmak için bu filmi yaptım. Bu filmi en çok 20-25 yaş grubu izleyecek. Artık genç kuşakta en son yaşanacak şey, başta yaşanıyor ve geriye yaşanacak bir şey kalmıyor. Bu film gençlere, eskilerin o saf ve duygu yüklü aşklarını hatırlatacak.
* Ben filmi izlerken, 'Uğur' gibi düzgün adamların tedavülden kalktığını, piyasanın filmdeki 'Kaan' gibi vaatler verip, kaçan ya da 'Burç' gibi hayatı seks ve para olan adamlarla dolu olduğunu düşündüm... Maalesef ama bu tuzağa düşmemek lazım. Aşk ucuz bir duygu yoğunluğu değildir. Var mı öyle ümit verip, kaçmak? Bu düzeni değiştirmek bizim elimizde. 'Uğur' gibi olmak zor değil. Aslında doğal olan; onun gibi ailesine ve sevdiği kadına sahip çıkması. Yeni neslin erkekleri, bu filmden sahip çıkmayı öğrenecekler. O yüzden genç kızlar sevgililerini mutlaka filme getirsin. (Gülüyor)
UĞURLU GELECEK * 'Uğur' zamane aşklarına uğurlu gelecek yani... Tabi, tabi. (Kahkahalar)
* Filmde 'Uğur'un FB'ye duyduğu aşk da işleniyor. FB'li misiniz? Evet. Zaten kendimden yola çıkarak yazdım bu hikayeyi.
* Hiç başka takımların mesela Galatasaray taraftarlarının, filmi izlememesinden çekinmediniz mi? Filmin ortak yapımcısı Timur Savcı GS'li. Bunu çok irdeledik ama yapacak bir şey yoktu. 'Uğur' karakteri üç büyüklerden birini tutacaktı.
* Orta yolu bulsaydınız. Beşiktaş'ı da tutabilirdi... Olmaz! Senarist benim, ortak yapımcı benim, yönetmen de benim. Benim dediğim olacak yani. (Kahkahalar...) Fanatiklere zaten yapacak bşey yok. Bir GS'li yönetmen de, GS filmi çeksin. Ne yapabilirim ki? Onların filmini de ben yapacak değilim!
TARAFSIZ OLAN YARAMAZ! * Filmin sloganı, 'Bir erkek takımına duyduğu aşkı ve sadakati bir kadına gösterebilir mi?' Sizce? Gösterebilir. Daha doğrusu bence her erkeğin hayali budur. Her erkek o kadar bağlanabileceği ve sevebileceği bir kadın bulmak ister. Ben kadın olsaydım, takım tutmayan bir adamla birlikte olmazdım. Rengi belli olmayan bir adamın çok nadir olarak iyi bir adam olacağını düşünürüm. Taraf olmayan, bertaraf olur. Takım tutabilen adam, bir şeye bağlanabilen adamdır. Bir şeye bağlanabilen adam, bir kadına da bağlanabilir. Bence bir kadın için en büyük referans da bu olmalıdır.
* Yani bir erkekle tanıştığımızda ona hemen, 'Takım tutuyor musun?' diye mi sormalıyız? Evet. (Kahkahalar...) Hangi takımı tuttuğundan çok, ne kadar tuttuğuna bakın. Takımıyla güçlü bağlantısı olmayan adamdan hayır gelmez!
* Oldu olacak, ilk buluşmada da stadyuma gidelim... Olabilir. (Kahkahalar...)
AŞK SİNERJİSİ YAYILACAK * Peki ya adamın takımına duyduğu aşk, bize duyduğu aşkı gölgede bırakırsa ne yapacağız? Ben 35 yıldır FB ile aşk yaşıyorum. Eski sevgilim bana, "Tek rakibim FB" derdi. Maça gidip, bağırıp çağırınca rahatlıyorsun. İlişkideki tolerans payın artıyor. Bu açıdan baksın kadınlar olaya. (Gülüyor)
* Ben anlayamıyorum sizi ya! 35 yıllık takımınıza sahip çıkarken, nasıl 35 yıllık eşlerinizi bir başka kadın uğruna bırakabiliyorsunuz? Bunun bilimsel bir açıklaması var. Bir tek insan erkeği ile orangutan erkeği ayın her günü sperm üretip, üreyebiliyor. Kadınlar ise bir tek adet dönemlerinde yani ayda en çok yedi gün üremeye meyilli oluyor. Yani bütün erkeklerin içinde orangutanlık var. Ama unutulmamalı ki; orangutanlar da aşk tutulması yaşayabilir. Bu filmi insanlar hemen izlesin. Orangutanlar izleyince yola gelecek bence. Filmdeki sinerjiyle, zincirleme aşklar ortaya çıkacak.
* Filmdeki aşıklara yedirilen okunmuş şekerin etkisi, bize de bulaşacak yani öyle mi? Aynen öyle. O kadar uğraştık, bir şeylere vesile olur diye düşünüyorum. (Kahkahalar...)
ECE SARUHAN
Kaynak:Sabah.com.tr |
|
|
|
bihter41
Moderatör
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 07/10/08
Mesaj Sayısı : 232
Nerden : KOCAELİ
İş/Hobiler : tolgahan sayışman
Lakap : yoq
|
Konu: TRENDY DERGİSİ Paz Ara. 07, 2008 9:33 pm |
|
|
Dünyanın en yakışıklı erkeği seçilen ve daha sonra kariyerine oyuncu olarak devam eden Tolgahan Sayışman, "Elveda Rumeli"deki Tıbbiyeli Mustafa rolüyle beğeni kazandı. oyunculuk serüvenine "Aşk Tutulması" filmini de ekleyen Tolgahan, karşı cinste dış görünüşün önemli olduğunu söylüyor. Tolgahan, okurlarımızdan Evrim'in sorularınıiçtenlikle yanıtladı:
OYUNCULUĞA NASIL BAŞLADIN? Aslında bu süreç çok uzun. Ben üniversite yıllarından önce de oyunculuğa çok meraklıydım. Sinemayı çok severim. Küçüklüğüm sinema ve futbol maçı izlemekle geçti. İkisini de çok seviyordum. Tabi sinema benim için bir hayaldi. Şartlar üniversite yıllarında beni mankenlikle tanıştırdı. O işi de çok sevdim.O zaman bütün enerjimi modellliğe aktardım. Çok da güzel işler yaptım. 2002-2003 yıllarında dizi sektörü çok gelişti. Birçok dizi yayınlandı ve bu yüzden sektörde oyuncu açlığı doğdu.Bne de bunu fırsat olarak gördüm. Zaten yapmak istediğim şey oyuncukuktu. Alt yapımı doldurmaya çalıştım. mankenlik yaparken de oyunculuk dersleri alıyordum. Bir fırsatını bulup, ban teklif gelirse ve karşılarına geçtiğimde oyunculuk konusunda bir alt yapıya sahip olmak istiyordum. fakat Manhunt İnternational'da Dünya Erkek Güzeli seçilince kendiliğinden bana teklifler gelmeye başladı. Gelen teklifler şiddetini arttırdı ve beni de cezbetti. Sonra Türkiye'ye kesiin dönüş yaptım ve mankenliği de tamamen bıraktım. Artık hiç mankenlik yapmıyorum.
MAKEDONYA'DA YAŞAYANLARDAN NASIL TEPKİLER ALIYORSUN? Oraya gideli 1 buçuk yıl oldu.Bir dergiye kapak oldum bile!Balkanlar'da yaşayan yaklasık olarak 500 bin kadar Türk var.onlar unutulduklarını düşünüyorlarmış.biz 'Elveda Rumeli'de onları canlandırdık.bundan ötürü çok mutlular.çünkü iş çok ciddi anlamda sevildi.orada çektiğimiz için bu olay Balkanlar'da yaşayan Türkleri çok mutlu etti.yaklaşık 500 bin Türk'ün 500 bini de bizi izliyor.Makedonlar ise başta yaptığımızı anlamadılar daha sonra izlediklerinde ilgilerini çekti şu an onlarda bizim diziyi izliyorlar.ister istemez bu bize bir popülarite getirdi.özellikle kendi adıma konusursam;oradaki türk liselerindeki öğrenciler çok ilgi gösteriyorlar.geçen gün çekime 3 otobüs dolusu öğrenci beni görmeye geldi.makedonların da ilgisini çektim. orada enteresan olaylar yaşadığın oluyor mu? çok ilginç şeyler yaşanıyor.Bizim dizide Ispanak Namık karakterini canlandıran Caner isimli arkadaşımın ağabeyi geldi.O da yönetmen.Aynı zamanda da bana kılıç dersleri verecekti.Çekim yaptığımız köye gittik.Sadece bir çiçek böcek sesleri duyarken bir anda gürültü koptu.Kafamı çevirdim.Yüzlerce kız bana doğru koşuyordu.Alper bana;''allah'a emanet ol'' dedi. bu kadar ilginin seni sıktığı oluyor mu? çok güzel bir şey aslında .Tabii bazı noktada sıkabiliyor.Mesela moraliniz bozuk olur,ailevi bir durum söz konusu olabilir.sonuçta ben Tıbbiyeli Mustafa değilim.günlük hayatta Tolgahan Sayışman'ım ve onun sorunları devam ediyor. O sırada biri gelip,bir şeyler istiyor.Bazen de o istekler kibar bir dille istenmiyor.Çok saçma sapan istekler olabiliyor ya da çok kaba tabirler kullananlar oluyor.Bazen de şalter atıyor ama bir şey yapamıyorsunuz.Çünkü yanlış anlaşılıyorsunuz.O noktalarda sıkıntı yaşıyorum.Genel anlamda konuşursak ;bir sıkıntı yaşamıyorum.Çok problem olmuyor.istediğimi yapabiliyorum.Çıkıp sahilde yürüyorum.En fazla fotoğraf çektirmek isteyenler oluyor, o da beni sıkmıyor.Popülariteyi yakaladıkça dış görünüşüme daha dikkat ediyorum.
ORADA ENTERESAN OLAYLAR YAŞADIĞIN OLUYOR MU? Çok ilginç şeyler yaşanıyor. Bizim dizide Ispanak Namık karakterini canlandıan Caner isimli arkadaşımın ağabeyi geldi. O da yönetmen. Aynı zamanda da bana kılıç dersleri verecekti. Çekim yaptığımız köye gittik. Sadece çiçek, böcek, sesleri duyarkenbir anda bir gürültü koptu. Kafamı çevirdim. Yüzlerce kız bana doğru koşuyordu. Alper bana; "Allah'a emanet ol" dedi.
BU KADAR İLGİNİN SENİ SIKTIĞI OLUYOR MU? Çok güzel bir şey aslında. Tabi bazı noktada sıkabiliyor. Mesela moraliniz bozuk olabilir, ailevi bir duru söz konusu olabilir. Sonuçta ben Tıbbiyeli Mustafa değilim. Günlük hayatta Tolgahan Sayışman'ım ve onun sorunları devam ediyor. O sırada biri gelip, bişeyler istiyor. Bazen de o istekler kibar bir dille istenmiyor. Çok saçma sapan istekler olabiliyor yada çok kaba tabirler kullananlar oluyor. Bazen şalter atıyor ama bir şey yapamıyorsunuz. çünkü yanlış anlaşılıyorsunuz. O noktalarda sıkıntı yaşıyorum. Genel anlamda konuşursak; bir sıkıntı yaşamıyorum. Çok problem olmuyor. İstediğimi yapabiliyorum. Çıkıp sahilde yürüyorum. En fazla fotoğraf çektirmek isteyenler oluyor. O da beni sıkmıyor. popülariteyi yakaladıkça dış görünüşüme daha dikkat ediyorum.
MAGAZİNDEN UZAK DURMA NEDENİN NEDİR? Çok fazla özel hayatımın bilinmesini istemiyorum. İnsanlara yanlış şekilde aktarılacağından korkuyorum.Bir gece bardan çıkarken görüntülenmem problem değil. İnsanlar merak ettiklerinde magazinden görüyor. Ben magazinin önemli bişey olduğunu da düşünüyorum. bizim ülkemizde magazin ve paparazilik iç içe yapılıyor. Yurt dişinda böyle birşey yok. Çünkü magazin aktüalitedir. Aktüel haberler magazin haberidir. Paparazilik farklı bir şey. Bir gece bardan çıkarken görüntülenmem normal ama altına; "İçerdeyken şu kadar bardak kırdı, şu kadar içki içti, şu kadar kızla eğlendi" diye yazıldığında bu bana zarar verir. İşte bu yüzden uzak durmaya çalışıyorum. Yanlış anlaşılmaktan korkuyorum. Özel hayatımın çok da bilinmesini istemiyorum. Niye ben insanlara kendimi göstereyim ki! benim yarattığım karakteri izlesin, sevsin, onu taktir etsin.
MERAK ETMELERİ OLAĞAN BİRŞEY DEĞİL Mİ? İnsanlar merak ediyor diye ben böyle şeyler yapmam. Merk ediyorlar diye; "Buyrun bakın bu benim evimdeki halı, ben annemle konuşurken ona şöylehitap ediyorum" demem. onu da kimse bilmek zorunda değil. Onun ince bir çizgisi var. O yüzden biraz uzak durmaya çalışıyorum. Yoksa magazin önemli birşey. Yadırgadığımdan değil ama çok fazla polemiğe girmeyi istemiyorum.
MANKENLİĞİ BIRAKMAYA NASIL KARAR VERDİNİZ? 8 seneye yakın mankenlik yaptım. Aklımda oyunculuk yapmak vardı. bir erkek mankenin hayal edebileceği herşeyi yaptım. En önemlisi 'Dünya Erkek Güzeli' seçildim. yurt dşında ve Türkiye'de hemen hemen her tasarımcıyla çalıştım. Bunları yaptıtan sonra mücadele edecek ne kaldı ki, yada beni tatmin edecek! Zaten oyunculuk bir hayaldi benim için. Bunu gerçekleştirmek heyecan vericiydi ve ayrıca maddi açıdan da çok tatmin ediciydi. Mankenlikle kıyaslanamayacak kadar farklı. O yüzden oyunculuğa tüm enerjimi vermek için mankenliği bitirdim..
"OYUNCULUĞU İYİ Kİ SEÇMİŞİM"DİYOR MUSUN? Kesinlikle iyi ki oyunculuğu seçmişim.İyi ki güzel projelerde yer aldım. İnşallah böyle devam eder. Mankenlik bana şu an bi heyecan verse yine çıkar yaparım. Ama ben o heyecanı yitirdim.
MUSTAFA İLE BENZEYEN YÖNLERİNİZ VAR MI? Mustafa karakteri benden çok farklı özelliklere sahip. Günlük hayatımdan daha farklı hareketler sergiledim kendimi geliştirebilmek için. bu çok vaktimi aldı. Ancak 20 bölüm sonra doğru dürüst mustafa gibi oynamaya başladım. Sinema filminde ise Uğur karakteri bana çok yakın bir karakterdi. Verdiğmiz tepkiler neredeyse aynıydı. Mustafa karakterinde çektiiğim sıkıntı buydu. ben mustafa gibi tepkiler vermiyorum. Ben çok yüksek sesle konuşur, yüksek sesle kahkaha atarım. Mustafa ise çok nahif. Hakikaten mustafa kendi başına bir film konusu. Mustafa çok doğru dürüst bir adam. Ben de elimden geldiğince öyle olmaya çalışıyorum. Doğru bildiğim şeyi yaparım ama sınırları çiğnemeden. Esneğimdir. Sabit fikirli biri değilim. Eğer ikna olursam fikirlerimi değiştirebilirim. Hayata at gözlükleriyle bakan biri değilim.
BELKİ İLERDE BÖYLE BİR FİLM ÇEKİLİR VE SEN DE BAŞROL OYNARSIN...... Kısmet. Belli olmaz. İnşallah. Ona hayranlık duyuyorum..
DİZİDE BİZİ NELER BEKLİYOR? Hayatta söylemem!
DİZİLERDE KARAKTERLER BİRBİRİNE YAKIŞTIRILIYOR. BERRAK TÜZÜNATAÇ'LA SEN DE BÖYLE ŞEYLER YAŞIYOR MUSUN? Evet bu tür şeyler çok oluyor. Diziyi takip edenler karakterleri çok seviyor ve birbirine yakıştırıyolar. Hatta Berrak'ın ya halası yada annesinin bir arkadaşı Berrak'a; "Bak ne güzel çocuk. Normalde de birlikte olun" diyormuş. Yani o bile yakıştırıyor. Bu çok doğal birşey. Bütün diziler için bu geçerli. İnsanlar sevdikleri karakterleri yan yana görmek istiyor.
DİZİNİ TAKİP EDİYOR MUSUN? Tabii ki kendimi görmekaçısından izliyorum. İzledikçe kendimi geliştirebileceğimi düşünüyorum.
KENDİNİ ELEŞTİRİYOR MUSUN? Kendimi çok acımasızca eleştiriyorum. Geçen seneki bölümlerin çoğunda kendimi beğenmeyip sinirlendim ve aynanın karşısında tekrar aynı rolü yaptım. Her zaman daha iyi olur diyerek olaylara yaklaşıyorum. Kendimi eleştirerek kendime birşeyler katmaya çalışıyorum. Bizim diziyi iş olarak izlemiyorum.Gerçekten seyirci gibi izlemeye başladım. En çok ıspanak namık karakterine gülüyorum. Artık kendi sahnelerim dışındaki sahneleri okumuyorum. Merak ediyorum. bu daha da verim kattı diye düşünüyorum. Diziyi izlerken diğer saheneleri bilmediğim için merakla izliyorum.
DİZİ İÇİN BIYIK BIRAKTN. BIYIKBİRAZ DA MAÇOLUĞU SİMGELİYOR. SENİN İÇİNDE DE BİR MAÇO YANIN VAR MI* Ben muhafazakar bir yapıya sahibim. Maçoluk bende de var. Çok sert bir maço değilim. Türk erkeğinin olması gerektiği kadar maçoyum.
"AŞK TUTULMASI" FİLMİNDE FENERBAHÇELİ BİR KARAKTERİ CANLANDIRDIN VE SEN DE FANATİK BİR FENERBAHÇELİSİN. O FİLMDEKİ KARAKTER GALATASARAYLI BİRİ OLSAYDI BU ŞEKİLDE OYNAYABİLİR MİYDİN? Bence bu kadar iyi olmazdı. Verilmesi gerektiği kadar bir taraftarlık duygusu verebilirdim ama çok gönülden vermek ayrı birşey. Öbürü biraz da rol olurdu. Bu kadar etkili olmazdı...
DAHA ÖNCE FUTBOL OYNAMIŞŞIN. NEDEN BIRAKTIN? 17 yaşıma kadar birçok kulübün alt yapısında oynadım. Bıraktığımda sabaha kadar ağladım. Futbolcu olmak da benim için büyük bir hayaldi. Onun hikayesi çok ayrı ve uzun bir hikaye. Bir sebepten dolayı bırakma kararı aldım. Büyük bir takımda büyük bir futbolcu olma inancını yitirdim. Kendi kendime bunu kabul ettim, bıaktım. çok zor oldu.
"AŞK TUTULMASI"NDAKİ GİBİ İLK GÖRÜŞTE AŞKA İNANIYOR MUSUN? Bilmiyorum. Daha önce böyle birşey yaşamadım. Yaşamadığım için yorum yapamıyorum.
"HİÇ AŞIK OLMADIM" DEMİŞŞİN BİR RÖPÖRTAJINDA.... İlişkşlerim ve çok sevdiğim insanlar oldu. Bazı aşık insanları görünce aslında aşık olmadığımı düşündüm. Hrekesin aşkı yaşayış tarzı farklıdır belki. Ama çokşiddetli yaşayanları görünce belki de hakikaten aşkı yaşamadığımı düşündüm. Yemden içmeden kesilmedim. Ama bunları yapanları gördüm. Şimidiye kadar yaşadığım ilişkilerin çok fazla hoşlanma olduğunu düşünüyorum.
FAHRİYE EVCEN İLE ÖPÜŞÜRKEN ÖZCAN DENİZ'İN NASIL TEPKİ VERECEĞİNİ DÜŞÜNDÜN MÜ? Hiç düşünmedim. Sonuçta ben orada rol yapıypordum ve tamamen işime konsantre olmuştum.
ZORLANDIN MI? Evet zorlandım. Kamera önünde böyle birşeyi ilk defa yaşadım. Beni ilk etapta; "nasıl olacak" düşüncesi biraz gerdi.
BİR RÖPÖRTAJINDA KADINLARA GÜVENMEDİĞİNİ SÖYLEMİŞŞİN BU DOĞRU MU? Bu tamamen röpörtajı yapan kişinin söylediklerimi cımbızla çekip yazmasından kaynaklanıyor. Benim orda anlatmak istediğimin tam olarak yazlımamasından dolayı böyle birşey ortaya çıkıyor. Kadınlara güvenmeyen bir adam olsaydım paranoyak olurdum. İlişki yaşayamazdım. O cümleyi neden söyledim bilmiyorum.
"KADINLAR ERKEKLERİN CÜZDANINA BAKIYOR" DİYEREK GÜVENMEDİĞİNİ SÖYLEMİŞSİN. Mecaz bir cümle kurmuştum o şekilde. "Günümüz kızları, erkekleri cüzdan gözüyle görüyorlar" demiştim. Çünkü hayatın farkına varmadıkları için bu şekildeler. Güzel giyinip hayatı daha kolaylaştırma düşüncesindeler. Ben bu uzun hikayeyi o cümleye sıkıştırmaya çalıştım. Bu kesinlikle genelleme değil. Bu dediklerim sadece bazıları. kadınların güvenmediğim tarafları vardır tabii. Ama kadınların da erkeklere güvenediği tarafları vardır.
AŞIK OLDUĞUNDA BİR BASIN TOPLANTISI DÜZENLEYECEĞİNİ DUYDUM. DOĞRU MU? Bna bu soru çok soruldu. Eğer aşık olursam göğsümü gere gere bunu söyleyeceğimi söylemiştim. Gerçekten aşık olacağım kadınla evleneceğime inanıyorum. En azından öyle hayal ediyorum. Eğer çevremde gördüğüm aşıklar gibi aşık olursam o insanla evlenme hayali kurarım. Gerçekten böyle irşey olursa çıkar basın toplantısı düzenler ve; "Arkadaşlar bakın ben bu bayana aşık oldum ve huzurunuzda evlenme teklifi ediyorum" derim.
"HAYATIMIN DÖNÜM NOKTASI" DEDİĞİN AN NEDİR? Bunlar birkaç tane. Futbolu bırakmam, Best Model yarışmasına katılmam, Dünya Erkek Güzeli seçilmem ve "Elveda Rumeli" dizisi benim için dönüm noktası oldu.
AŞK HAYATINDA BİRİ VAR MI? Hayır yok.
KENDİ YANINA NASIL BİRİNİ YAKIŞTIRIRSIN? Vakit ilerledikçe insanın görüşleri değişiyor. Yıllardır fiziki açıdan belli özelliklere sahip kızlarla çalıştığım için kız arkadaşımın da güzel olması benim için önemli. Bazı insanlar için bu eçerli olmayabiliyor. Fiziki özelliğinden çok o kişiinin hayata bakış açısı etkileyebiliyor. Hayata bakış açısı, oturuşu, kalkışı ne kadar iyi olursa olsun beni fazla etkilemez. Bir de güzel olup boş olması var. O daha kötü. Ben zor birşey istiyorum. Oturmasını, kalkmasını bilen, hayatı erken yaşta kavayabilmiş, kültürlü, aklı başında bir kız yakıştırıyorum yanıma. Şu an sadece yakıştırıyorum. İlerde nasıl biriyle birlikte olurum bilmiyorum.
**BÜTÜN RÖPÖRTAJI BEN YAZDIM.PARMAKLARIMI HİSSETMİYORUM ŞU ANDA |
|
|
|
|
TOLGAHAN SAYIŞMAN RÖPORTAJI |
|
|
1 sayfadaki 1 sayfası |
|
|
Bu forumun müsaadesi var: |
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
|
|
|
|
|
|